20.08.2006

Onlayn Dostum ve Ben


Eski Türkler, bir kahramanlık yapana kadar çocuklarına isim koymazlarmış.  Ta ki, o çocuk koca bir ayıyla geri gelince ya da güreşte köyün en babacan adamını yere serince, ona bu olayla ilgili bir isim takarlarmış: “Ayıdöven” ya da “Paçakasnak”  gibi…

Ben de yeni Türklerden bir birey olarak bu veciz olayı kendime örnek aldım ve şartları “blog” dünyasına uyarladım. Şunun şurasında bir haftalık tüyü bitmemiş bir “blogçu” olarak “hey merhaba, benim adım şu, bu sitede böyle böyle takılacağız” demeden önce bir kahramanlık yapmayı bekledim… O kahramanlık ta, daha önceden yazmış olduğum ve kendimce çok değerli olan şiirlerimi insanlarla paylaşmak olacaktı. Önce onları bir yerleştireyim dedim siteme... Zaten ne olduysa da o zaman oldu. Belki kimsenin ruhu bile duymadı ama ben geçtiğimiz üç gün boyunca "Oscar Wilde" edalarıyla dolaştım sokaklarda...
   
>>
 
Kıyır Kıyır Balıklar

Efendim, daha iki yıldır bilgisayar sahibi olup o iki yılın ilk yılını, “Now you can shut down the computer safely”  cümlesine melül melül bakarak geçiren bir kullanıcı olarak, birden bire bu HTML alemlerine düşünce oldukça terledim. Zaten sıcak bir yandan vurmaktaydı, bir de üstüne “br/>type="text/***"  gibi laf salataları eklenince oturduğum yerde su kaybederek kilo vermeye başladım.

Ben de tüm amatör "blogçular" gibi sağdan soldan kodlar, “tag” lar toplayarak sitemi dizayn etmeye çalışıyordum. En çok ta sitemin kaç kişi tarafından ziyaret edildiğini merak etmekteydim. Bu uğurda, popüler bir blogcunun sitesinden bir “online users sayacı" kodu kopyaladım ve kendi sayfama monte ettim. Üstelik te bunu tek bir seferde hiç hata yapmadan başardığım için gözlerim yaşarmıştı. Kendimi defalarca tebrik ettikten sonra, ana sayfama bir döndüm ki, ne göreyim?!! Benim sayfada “8 tane online” kullanıcı var. Be hey arkadaş, kaliteli yazının nasıl da kokusunu aldılar hemen, dedim. Urfa Balıklı Göl’ deki kıyır kıyır balıklar gibi üşüşmüşler şiirlerimin başına. Bir anda o kadar havaya girdim ki, sayfa düzenlemeyi falan da bıraktım. En iyisi sevgili ziyaretçilerimi hiç rahatsız etmemek ve onların huşu içinde sayfaları gezinmelerini sağlamaktı.
 
4-5 Şaşkın İnsan

Anam, adamlar gitmiyor ki, bayıldılar  böyle dört başı mahmur eserlere… Sekiz kişi, on kişi oluyor, bazen beşe düşüyor ama en az dört kişi kalınca sayı tekrar artmaya başlıyor. Büyük bir kıvanç içinde bu dalgalanmaları izlemeye verdim kendimi. Sonraki günlerde bir gaz, bir gaz daha derken arka arkaya 20 tane şiirimi dizdirdim inci gibi.  

Sonra bir terslik olduğunu hissetmeye başladım. Bir kere, bu kadar ziyaretçiye rağmen kimse yorum yazmıyordu ve genel istatistiklere bakıldığında, benim sayfama günde sadece 4-5 şaşkın insan uğruyordu. Onlar da iki üç sayfaya “tıklatıp” kayboluyorlardı. Peki, ne oluyordu bu kıyır kıyır balıklara?..

Efendim ne olduğu açık; ben safdillikle “online users” sayan koda, kendi url adresimi yapıştıracağıma, aynen bırakmışım. Ve doğal olarak ta o sayaç, geldiği sayfanın ziyaretçilerini saymaya devam etmiş… Yani tüm o kalabalık, o sırada benim sayfaları değil de popüler arkadaşın sayfaları geziyormuş. Bayağı bozuldum tabi ama umudumu yitirmeyip hemen kodu değiştirerek kendi sayfama yönelttim.
 
Bir Olsun, Canımız Olsun

Sayaç, kendini şöyle bir toplayarak  “Abi, özür dilerim” dedi ve başladı benim ziyaretçileri saymaya: “1 online ziyaretçi” varmış. "Ah canım, olsun" dedim. Ben de bir anda tanınmayı beklemiyordum zaten. Sanat adamları uzun yıllarda, hatta öldükten sonra kıymetlenirlermiş… Bu kardeşimiz de bizim yazılarımızın tadını alıp müptelası olmuş. Olabilir. Canımızdır kanımızdır...

Şimdi, gel zaman git zaman bu 1 kişilik “online” dostum hala benimle. Ne zaman  sayfayı açsam o da geliyor. Desteğini ve ilgisini hiç kesmiyor benden. Gün sonundaki istatistiklere bakıyorum ki kardeşim benim sayfaları "tıklama delisine" çevirmiş. Aramızda zamanla bir yakınlaşma oldu haliyle. Çünkü kafalar paralel, hayat görüşümüz paralel... Mesala, ben kahvaltıda zeytin yemem, o da yemiyormuş. Ben tuvalette kitap okumayı severim, o da çok severmiş.

Bu dostluğumuz ve can ciğer kuzu sarmalığımız öyle bir haddeye vardı ki en son bu sabah karşımdaki aynada gördüm onu. Henüz yeni uyanmış gözündeki çapakları sıyırmaya çalışıyordu. Yüzünde savaşı kaybetmiş o umutsuz askerlerin ifadesi vardı. Metin ol dostum, dedim. "Elbet bir gün bizim de sayfamız aynı anda on kişi tarafından gezilir, bizim de yorumlarımız ırmak olur taşar. Ama sabret, sen daha bir haftalık blogçusun, millet senin kaliteni anlayacaktır." Çapaklarını temizlemeye devam ederken anlamış gibi kafasını salladı.

Uygurca Bir Kelime: YEC

İşte böyle potansiyel dostlarım, ben kendimce kahramanlığımı yaptım ve "Safdil Blogcu" anlamına gelen eski uygurca bir kelimeyi isim olarak almayı hak ettim: YEC
Bundan sonra beni böyle biliniz.

Bu sayfalarda içtenlikle ve mutlulukla görüşmek ümidiyle.
Allah, yorum yazan klavyelerinizi altın etsin. Sonra gidip kuyumculardan bozdurursunuz.

Sevgiyle Efendim...   



ÖNCEKİ YORUMLAR: 

Yazan:vaveylaa | Tarih: 2006-08-20 04:28:52
Konu: heheeeeee
ben "kaç aylık" blogcuyumda noluyo.bugün tüm sayfamı yanlışlıkla değiştirdim, 7 satten beride düzeltemiyorum. yaptım kıytırık bişey, ama asla diğer sayfamın yerini tutmaz :((
ne kadar YEC dense azdır bana yani. gerçi o senin ismindi.benden duymamış ol da, ben çıkarken de aktif ziyaretçi sayısı hala 1 idi....
ama benim arkadaş listeme 60. kişi eklendi o da sensin, sanırım şansın dönüyo :))))
Yazan:vaveylaa | Tarih: 2006-08-20 04:30:48
Konu: ...
pardon 63.
Yazan:vaveylaa | Tarih: 2006-08-20 16:40:50
Konu: heheeee
çok sevindim sevinmene ( nası bi cümleyse buda). ilk zamanlar hep böledir, yavaş yavaş tanınırsın. e yazdıklarında güzel, önün açık yani senin heheeeeee
lamba ve TV konusunda haklısın da, elektriklerde gitti dün, bende balkonda nöbet tuttum valla :((
iyi bak kendine
görüşürüz
Yazan:servant | Tarih: 2006-08-20 17:33:15
Konu: ...
geçerken uğradım... hoş...
Yazan:vivaforever | Tarih: 2006-08-20 18:34:23
Konu: Ben bu hikayeyi biliyorum sanki :))
Çok hoş bir yazıydı.. Sanki hiç üşenmeden oturmuş beni anlatmışsın..
Seni ve yazdıklarını o kadar iyi anlıyorum ki.. Unutma yalnız değilsin, herkes öyle başladı, yani en azından ben böyle başlayanlardanım.. (Hoş hâlâ bazı konularda ilk gün yaşadığım acemilikler de var üzerimde :))

Zamanla yazdıklarına yakınlık duyup kendilerinden bir şey bulanlar müdavinin olacaktır emin ol..

Seni ilk tanıyanlardan olduğum için de mutluyum.. yazdıkların okunmayı hak ediyor kesinlikle...
Sevgilerle...

(Takıldığın yerde yardımcı olabilirim diyeceğim ama inanki 8 ay önceki acemilik üzerimden gitmedi, öyle pek bişey bilenlerden değilim.. Klavye altın olucak diye bol bol yorum yazarım sadece :)))
Yazan:kemençeci :) | Tarih: 2006-09-04 18:09:15
Konu: sevgili yec
olm süper olmuş yaw...bayıldım...ben her gün girer bakarım sen canını sıkma :) tebrikler
Yazan:ipeksol | Tarih: 2006-09-05 22:34:37
Konu: yine ben geldim
ona bakarsan benim arkadaş listemde 193 kişi var..hergün bir ekliyor...hadi eklediniz..merhaba deyin.."yok"..hadi merhabayı aştınız "yorum "yapınız..hadi yorum da yapmadınız hergünü geçtim..listeme girdiğinizden beri bir kere ziyaret edin "o da yok.." o zaman niye arkadaşınız olayım..tamam silemem de..silseniz ""aaa..niye beni arkadaş listenden sildin diye geliyorsunuz.." e gelmeniz için illa silme numarası mı yapmam lazım..

off..dükkan açmak zor..yönetmek daha zor..
müşteri velinimetimizdir deyip bekleşiyoruz işte..

gönlünce ol..
daha okumayı bitirmedim yazılarını..yani bayağı yorum olacak bu aralarda..
Yazan:imbirgaripsinbirgaripler | Tarih: 2006-12-25 18:13:50
Konu: hehe
bende yeni sayılırım şu blogcu aleminde ilk başlarda aynı şeyleri bende yaşadım.ilk önce sayfama bir c box ekledim sonra müzik ekledim sonra da online ziyaretçileri gösteren şeyi ekledim fotoğraf eklemeyide geçenlerde öğrendim he he
devam ediyoz bakalım :))
Yazan:dolphinblue | Tarih: 2006-12-27 18:17:59
Konu: aciil !!!
Sevgili Yec,

Sana özendim ve pc dilinden hiç anlamadığım halde sayfama online ziyaretçi sayısını ölçen o kodlamaları koymaya çalıştım. Ama istatistik sayıma göre az ziyaret edilen online ziyaretçisine görede talebi daha fazla olan biri gibi görünüyorum. Bu işi nasıl becerdin? Lütfen bana yardım et. Ve birde yorum yapan arkadaşların resimlerinin çıkması için o kodlamayı söylenilen yere koydum ama oda işe yaramadı boş bir kutucuk göründü sadece.

Offf ne çok derdim var dimi? Golf sahalarından fırsat bulursan eğer yardımını bekliyorum efendim...

Sevgiler

Dolphin
Yazan:arthurdent | Tarih: 2006-12-27 20:06:26
Konu: çok hoş...
ben YEC'i isminin baş harfleri sanıyordum. Yılmaz Erdem Ceyhun gibi bişey yani... Meğersem çok daha derin anlamları varmış... Devam et YEC, okunmayı hak ediyorsun :)
  

Hiç yorum yok: