30.08.2007

Kuzeye Giderken Üç


Yazılar şimşekten sonra gelen gökgürültüsü gibi arkadan geliyor anacım. Ama yapılacak birşey yok, böyle devam edeceğiz... Corcia Tiftın' daki üçüncü günüm bugün ama ben şimdi biraz buraya gelişimden bahsetmek istiyorum. Daha önce bahsettiğim gibi bu seyahat için bir araba kiralamış idim. Sizi tanıştırayım, kendisi öndeki siyah araç...

26.08.2007

Kuzeye Giderken İki


Kaldığımız yerden devam ediyoruz... Arkadaşım Murat' ın verdiği siparişleri almak üzere yola çıktım. Mekan daha önce bir kaç Türk arkadaşın gidip pek memnun kaldıkları bir yerdi. Şarkı söyleyen domatesler!
  

Kuzeye Giderken Bir


On ay boyunca haftanın altı günü, sabah beşte uyanarak iş başı yapmış bir insan, bu süre içinde sadece iki hafta tatil yapabilmiş ise ona dersiniz? "Gud Jab, böyle devam et" demek gelebilir belki içinizden... Hiç eskimeyen şarkılar gibi ağızlarda dolaşan bu cümleyi bir Amerikalı' ya yakıştırabilirim ama hiç eskimeyen şarkılar kadar güzel ülkem insanından duyarsam doğrusu pek şaşırır, içerlerim. İnsanın verimli çalışabilmesi için belli zamanlarda dinlenmesi gerek, bunu en iyi bilen milletlerdeniz. Hatta belli zamanlarda çalışmak için dinlenmeye ara vermek zorunda kalanlardanız belki de... Neyse, uzun lafın kısası, tatile çıkıyorum anacım. Tatilim bir hafta... Bozdur bozdur harca kabilinden.

İstikamet Corcia (Georgia). Corcia, bizim ince uzun eyaletimiz Filorida' nın üst komşusudur. Gece çok erken yattığından biz Filoridalılar olarak hiç gürültü etmeyiz bi saatten sonra. O kadar sayar severiz kendisini. Corcia, bir abi, bir kötü gün dostu... Corcia mahalle çocuklarının su taleplerini -ikinci bardaklar da dahil- bıkmadan karşılayan komşu teyzedir adeta. Benim oraya gidişimin sebebi ise bir bardak su değildir dostlar, ikinci bardak ve akabinde girip çabuk yoldan bir çiş etmekte ise zaten gözüm yoktur. Benim derdim, bir yıl önce Corcia' ya okumaya gönderdiğimiz kadim dostum Murat'ı ziyaret etmek, okumayı iyice söküp sökmediğini yerinde kontrol etmektir.

20.08.2007

Yeni Nesil Piyano



Önümüzdeki bilgisayar klavyesinin tuşlarını soldan sağa doğru giden sıralar şeklinde algılarsak üst üste kaç sıra sayarız? Eğer klavyemiz yanarlı dönerli bir şey değilse bu soruya cevabımız 6 olmaktadır. Peki bir düşünelim, ya klavyemiz sadece iki sıradan ibaret olsaydı? İki sıra ama mevcut olan bütün tuşları içerecek upuzun bir klavyede yazı yazdığımızı hayal edelim. Bu tam bir işkence olmaz mıydı? Okuyucu sana soruyorum, yanındakiyle konuşmayı bırak ta cevap ver... Olurdu, hem zaman hem enerji kaybı, hem de tarifsiz bir Çin işkencesi... Peki, piyanonun icadından bu yana geçen 300 yıl boyunca piyanistler ve tüm piyano öğrencileri kendilerine benzer işkenceler çektirdiler ve çektirmeye devam ediyorlar, desem... İnanır mıydınız? 

12.08.2007

Domuz Kasabı 1 Yaşında


Sene geçen sene, günlerden on iki, aylardan ağustos, saatlerden bilmem kaç. Blogcuya ilk yazımı yazıp arkama yaslanmışım... Sağlam bir ziyaretçi akını kopacağına eminim de kaç kişi gelir, kaç yüz tane yorum bırakır onu kestiremiyorum. Orkestram, süslü püslü yatağım ve ortalıkta koşturan yaramaz çocuklarım hazır. Limonatanın son limonlarını da sıkmışım, hatta elime bulaşan limon suyunu da ziyan etmeyip kafamı mesh etmek suretiyle parlatmışım. Herşey hazır.

On dakika, yirmi dakika, bir saat...
Gelen giden yok.
Oğlunun pipisini boş yere kestirmiş düğün sahibi kadar yalnız, şiirleri hiç okunmayan şairler kadar üzgünüm.
Peki benim ziyaretçilerim nerde anne?...

İşte onlar tam bir yıl içinde, ayaklarını sürüye sürüye ancak geldiler...
Blog neydi? Blog iyilikti, dostluktu. Blog emekti.
Blog klavyenin tuşlarını terayağ sürüp yemekti.

2.08.2007

Anne Ben Nasıl Oldum?


 (1)
-Anne ben nasıl oldum?
-Seni leylekler getirdi yavrum.
-Hani şu her gece karyolayı gıcırdatan leylekler mi?
-Olabilir...

 (2)
-Anne ben nasıl oldum?
-Seni Amerikan Hava Kuvvetleri getirdi yavrum.
-For riıl?

(3)
-Anne ben nasıl oldum?
-Darvin' e göre mi, yaratılış teorisine göre mi?
-Aristo diyalektiğine göre...