2.09.2008

Hayat Kurtarma Meselesi


Dün gece televizyonda izledim, son anda çekti içeri adamı. Çekmese ölecekti. Son anda metro altında ezilmekten kurtulan adam büyük bir şükranla "hayatımı kurtardın" dedi kurtarıcısına. Bunu diyen elli küsür yaşlarda, saçları beyaz... Hacım geçmiş olsun da, sen hayatının çoğunu yemişsin zaten. Kurtarıcı beyefendi en fazla bir on seneni kurtarabildi. Onun da son ikisi yatakta, solunum makinasına bağlı... Yani haberi olaydı, gelir daha erken bir zamanda kurtarırdı.

Bu "hayat kurtarmak" lafı çok komiğime gidiyor. Yani düşünün mal gibi yaşayan bir insan var, kendisi dahil kimseye faydası yok... Biz tutup bunun hayatını kurtarıyoruz. Adam teşekkür edip mallığına kaldığı yerden devam ediyor! Eee o zaman neye yarar bizim emeğimiz? Sen ölümden dönmüşken bir silkelenip kendine gelmeyeceksen bizi niye uğraştırıyorsun?

>>

Şöyle naçizane bir teorim var. Yani mutlaka başka birileri de söylemiştir de, ben onların yalancısı değilim. Kendi kendimin yalancısıyım. Efendim diyoruz ki "kimse başkasının hayatını kurtaramaz, ortada kurtarılması gereken bir hayat varsa onu ancak kişinin kendisi kurtarabilir"

Haa ilk paragraftaki gibi bir örnek sözkonusu olursa, yardımsever kişinin gösterdiği çabaya "hayat kurtarmak" demiyoruz. Hayatın süresini uzatmak diyoruz. Mevzubahis hayat henüz gerçekten kurtarılmış değilse, aldığı ek sürede de kurtarılmamışlığını sürdürecektir. Burada yardımsever insanın yaptığı etki özü değiştirmez. Peki nasıl olur gerçekten kurtarılmış hayat? İşte bu çok güzel soru. Dilerseniz bir sonraki paragrafta devam edelim.

Gerçekten kurtarılmış hayatın bir formülü yok. Tamamen kişiye özel bir tanım. Çünkü hayatlar da kişilere özgü. Sonsuz sayıda çeşitlilik sahibi, bin dallı akbudak. Dünyada bu kadar başımızın ağrımasının sebebiyse başka insanların kendi kurtarılmış hayat formüllerini bize dayatmaya kalkmaları... Şunu yaparsan süper, bunu yaparsan yırtarsın vb... Daha çocukken anne babalar yer başımızın etini, bizleri kendilerine çok yakın bir armuta benzetmeye çalışırlar. Sonra da diplerine düştüğümüzde şaşırıp kalırlar. Akabinde öğretmenler, müdür, cami hocası hepsi ellerinde keskilerle oramızı buramızı yontmaya çalışır. Sonuç? Sonuç bugünkü bizleriz. Olduk mu? Hayatımız kurtuldu mu? Ben kendi formülünü dayatan insanları sevmiyorum ama buradan kendi formülümü açıklamama engel değil bu. İster bakıp geçin, ister üzerinde düşünün.

Eğer;

Sabahları alarmın üçüncü tekrarında değil de yeni güne başlama hevesiyle uyanıyorsan,
Üzerinde çalıştığın işin tamamlanmış halini düşleyip heyacandan geberiyorsan,
Yapmayı sevdiklerin, yapmak zorunda olduklarından bir hayli fazlaysa,
Tuvalette otururken detarjan arkası okumuyorsan,
Elde bulaşık yıkamak zor gelmiyorsa,
Saate çok ender bakıyorsan,
Yanında rahatça osurabileceğin yirmiden fazla insan varsa,
Eşin hakkettiğinden daha az kazandığını düşünüyorsa,
Baban hala senin için güzel bir iş bakıyorsa,
Sakalını kendin kesiyorsan ya da hiç kesmiyorsan,
Makyajını kendin yapıyorsan ya da hiç yapmıyorsan
Ve tekrar dünyaya gelme şansın olsa, yine üç aşağı beş yukarı bu hayatı yaşayacağına eminsen,

sen hayatını kurtarmışsın demektir. Şimdi, şu anda ölsen dahi bu ÖZ değişmez. Senin kurtardığın hayatı bir daha kimse alamaz.

7 yorum:

alpernatif dedi ki...

Vay be
İlk yorumun ağırlığı var üzerimde
Hayır ,başkaları da bir şeyler yazmış olsa onlara da bakıp ortaya karışık bir yorum yapılabilir de...
Şimdi sorumluluk isteyen bir şey oldu :)

Hayatı tek kurtarmayla becerebilsek dediğin doğru da,kurtardım dediğin hayat üç gün sonra bambaşka bir yerinden bozulmuş olarak geliyor maalesef
Hayatımız hayatımızı kurtarmaya çalışmakla geçiyor gibi geliyor bazen

Belki de benim yanlışım bu

Bu arada osurabilmek için şirketten 20 kişiyi bir araya toplamaya çalıştım,henüz beceremedim
Kahveye gidiyorum,adam toplamaya :D

ATALET dedi ki...

=)
cnımı kurtardın desek de..
bu kadar üzmesek kendimizi..
hayatın anlam ve önemi ile ilgili olarak..

ayrıca o amcamı hafife alma..
deniz kenarındaki deniz yıldızı kurtaran adam gibi..
vardır birilerinin hayatına bi katkısı..
birinin baba dediği biridir..
ya da abi dediği..

doğup da ben neden doğdum
nası büyük adam olucam
sevgliyi terketmenin elli yolu
ve diğerlerini boşverip..

bazen kocamannn bi zaman diliminin sadece bir tek hareket için yeryüzünde geçirildiğine inanıyorum ben..

bu da içsel sorumluluğumu arttırıyor gerçi..
amannn bak dedim sana yapmayalım felsefe dedim..
ben gidip şanel beş alıcam ya..
onu sürünüp gezicem

sen de iyi ol.. yec..
=)

imbir dedi ki...

farklı bi bakış açısı ben hiç böyle düşünmemiştim hayat kurtarmak olayını ama doğru yav :)
ben daha çok ayyyy ne kahramanca ne büyük sevap ne büyük iyilik diye düşünüodum :D
gerçi gene insanın insan olmasından dolayı hakettiği saygı yüzünden gene de bi bakıma faydalı bi iş.ona da ataletimin dediği gibi can kurtarma dielim gitsin :D
insanın kendi hayatını kurtarması için büyük emek gerekio gerçekten.çok şükür hayatımdan memnunumm %50 kurtardım mı ki şimdi ben :D

Şarküteri dedi ki...

ALPERNATİF:

Abi ilk yorum sorumluluğunu üstlendiğin için teşekkür ederim öncelikle... Evet, kurtarmak bir süreç diye düşünüyorum. Bozuldukça çatıya çıkıp anteni tekrar döndürmek gerektiğine inanıyorum. Bozuldukça çatıya, bozuldukça çatıya... Birgün bu tırmanmalar azalacak.

Ben de hedefimin gerisindeyim, henüz 12 kişi var :) Ama kötü olan ne biliyor musun, sen onların yanında ozzurma rahatlığına kavuştuğunda onlar da senin yanında ozzurma rahatlığına kavuşuyorlar. O yüzden bu yirmi kişiyi birbirini tanımayan insanlardan seçmek daha doğru:) Yoksa biraraya küçük çapta bir grizu patlaması hissedilebilir.

ATALET:

Valla hep ön sıralarda gelip yazılarıma yorum yaptığın için teşekkür ederim atalet. Bu bana güzel moral oluyor...

Evet "canımı kurtardın" desek daha doğru. Ama bu hayat hakkındaki sorgulamalara devam etmeme engel değil. Bu uğurda kendimi üzdüğüm falan yok, sıradan fani çırpınışları bunlar...

Mal dediğim amcamı mı hafife alıyorum? Ne kendine ne de başkasına hayrı olmayan bir insandan bahsediyorum orada. Çevremde bol miktarda var onlardan bu ara. Yani gelip görsen "mal" lafı az gelmiş diyebilirsin. Onlara baba diyen var elbet ama bu çocuklar babalarını doğduklarından beri görmemişler mesala. Bir tane insan tanıyorum böyle, evlilik dışı ilişkilerinden iki çocuğu var. Şu anda da başka bir bayanı hamile bırakmış durumda. Kendisi 23 yaşında. Alkolik. Yani ziyan edilen bir hayat değil mi? İnsanın içi acıyor. Ama bu hayat onun, ben ancak tavsiye verebilirim kendisine.

Felsefe yapmıyoruz zaten ya, burada kendi aramızda tartışıyoruz. Yeri gelince Şanel Beş' in hayat güzelleştirmedeki yerini de tartışabiliriz.

İMBİR:

İnsanları kurtarma çabası güzel bir çaba tabi, ona lafımız yok... Bu sadece köprüden düşen adamı tutmak anlamında değil; bir sözle bir kitapla ilham vermek, iş vermek, hayata dört elle sarılmasını sağlamak gibi şeyler olabilir. Ama tüm bunlar karşıdaki kişi yardım kabul ediyorsa mümkün. Yoksa kimseye kendi doğrumuzu (Hayat kurtarma formülümüzü) dayatmaya hakkımız yok.

Evet bu bir ömür süren çaba. Çevreden alınan tüm telkin yağmuruna rağmen kendin olarak kalıp kendi yolunu aramak... Sen yarısına geldiysen ne mutlu imbircim.

Adsız dedi ki...

MAKYAJIMI KENDİM YAPIYORUM ..
BULAŞIKLARI NALAN YIKAYINCA DAHA İYİ HİSSEDİYORUM AMA OLSUN..
O SORUN DEĞİL ..
SAATE ENDER BAKMIYORUM 3 GÜNDÜR GÖZÜM SAATTEN AYRILMIYOR ..
( ACIKTIM ŞARKÜTERİ YAA :)) )
SENCE BENİMKİ DE KURTARILMIŞ GİBİ SANKİ ..
AZ Bİ İŞİM VAR ONU DA HALLEDERSEM ..
DEĞMEYİN KEYFİME ..

Adsız dedi ki...

O NE BİÇİM CÜMLE YAHU :)))
" SENCE BENİM Kİ DE KURTARILMIŞ GİBİ SANKİ ? "
NEYSE GÖRME SEN ORAYI..
AKŞAMÜSTÜ ÇEVRİMDIŞI OLUYORUM BEN, KUSURUMA BAKMA OLUR MU :))

Şarküteri dedi ki...

BİRDEMETMAVİ:

Bence senin hayat olmuş. Bu dünyayı geç, öbür taraf için de yatırım yaptığına göre iki alemde de sırtın yere gelmez artık. Saate sık bakmak çok fazla bir sorun teşkil etmez, merak etme:) Hoca gibi vaaz veriyorum haa..