5.09.2008

Kocamın Gözü Dışarı Kayınca Zayıfladım


Yok benim kocamın değil. Benim kocam da yok zaten... Okuduğunuz bu çarpıcı cümle televizyondaki baş-ağrılı programlarından tanıdığımız Esra Ceyhan hanımefendiye ait. Hamileliğinden sonra yapılan bir röportajında şöyle istirham etmiş:

"Doğumdan sonra kendimi odun gibi hissettiğim dönemler oldu. Belim o kadar kalınlaşmıştı ki. Kocam kimi zaman beni kilolu, uykusuz, çökmüş, şebelek gibi gördü. Bana sürekli 'Daha da kilo aldın' diyordu. Erkek seni beğenmedikçe daha da çok bakımsızlaşıyorsun. Eşim o dönem beni hiç kıskanmıyordu, gözünün ucuyla bile bakmıyordu"

 
>>

Afferim, ne güzel açıklama bu. Hem de çoğu ev hanımının takip ettiği, göz önündeki bir bayandan... O kadar protesto, başkaldırı ve eğitici (!) tv programlarından sonra Türk kadını hala kocasının ağzına bakıyor. Sözümona kadın hakları savunucusu bu bayanın yaptığı evlilik, pazarcı terazisi üzerinde salım salım sallanıyor demek ki... Bir kefesine üç beş kilogram ağırlık koyunca dengesi bozuluveriyor. Sonra bay koca da haklı olarak (!) başka hanımlara meylediyor! Ne güzel evlilikmiş bu ya, ben de bu şartları kabul eden bir bayan bulup evleneyim öyleyse... Diyim ki bak hayatım, şu anda gençsin güzelsin ama yarın öbür gün bu canım kalçalarını çam odununa çevirirsen gözümü anında başka dallara kaydırırım ona göre! Hatta "hamilelik sonrası, öncesi" gibi bahaneler de istemediğimi peşin peşin anlatayım. İlla çocuk yapacaksa karnını şişirmeden yapsın efendim!

Esra Hanım devam ediyor:

"Doğum sonrası kadın aldatılabilir. Bu az kaldı benim de başıma geliyordu. Ama kocam Allah’tan bunu bana yaşatmadı. Bir kadın için ne kadar rencide edici bir şey. Evdeki bakıcıdan bir farkın olmuyor. Ayrıca o dönemde evdeki bakıcı da çok önemli. Bakıcı evin hanımından daha güzel daha bakımlı olmamalıdır. Bir kadın kendine göz göre göre neden bir rakip yaratsın ki? Bakıcıyı eşine tercih eden erkekler de var. Ben çok güzel bir bakıcıyı işe almazdım. Benim evimde çalışanlar kolsuz, yakasız, yakası açık giyinemez"

Valla asıl rencide edici bir şey varsa o da bazı kadınların kendilerine olan bu güven eksikliği bence. Sadece hamilelik değil, bunun hastalığı var, sivilcesi, vitiligosu, ne bileyim dudakta çıkan uçuğu var... Aşık olup ömür boyu sadakat yemini ettiğin adam dış görünüşünde meydana gelen değişiklikleri bahane edip senden uzaklaşıyorsa, kıçına vur bir tekme de gitsin en iyisi. Ya da karşına al peşin peşin konuş, uyar. Ama gazetelere dağıttığın boy boy fotoğraflarınla birlikte "yaşasın 26 kilo verdim, evliliğimi kurtardım" diyen talihsiz röportajlar verme.

http://h2.haberturk.com/01Detay.aspx?ID=11548&Kat=5&dt=2008/08/30

6 yorum:

Adsız dedi ki...

yaa bırak onu ya o zaten her şeyi yanlış anlıyo evliliği de yanlış anlamış :D algıda sıçıcılık bu olsa gerek :D
ama gözlemlerime göre çoğu kadında bu hamilelik sonrası dengesizlik yaşanıo.yani gelen kilolarla ister istemez bi güvensizlik olabilio kendine.ama bunu paranoyaklaştırıp eşi kaybetme korkusuna dönüştürürsen kıskançlık bilmem ne de başlar.zaten o zor dönemde eş yanında deil de başkalarına bakıosa ne işin var o eşle?
iş biraz erkekte de bitio.eşini her haliyle kabul etmesi destek vermesi gerek.
yaa evlilikte her şeyden önce ahlak gelio bence.
en son ii çay servisi yapamıosun dedi biri bana ben de anaaaa kaçıncı yüzyılda yaşıorum lan ben nerdeyim deyü koşarak uzaklaştım ondan :D savunma olarak da bana ne dedi bilio musun işte neymiş ilerde anne babasına karşı en mükemmel gelini getirmek istiomuş.pehh.çay servisiyle ii gelin mi olunur yav.özrü kabahatinden beter.bu da algıda sıçıcılık örneklerinden biri.yanlış anlamış bu arkadaş da evliliği.hayır ben nası daha önce ayılmamışım ona kızıyorum.neyse basiretim bağlanmış herhalde bu yüzünü göstermemişti bi de..
nese kısfmet :)

figoltx dedi ki...

Esra Ceyhan hanimefendiden zaten hiç hazzetmemisimdir. Bu röportaji ile tamamen gözümden düstü.

Adsız dedi ki...

Der o, manyak çünkü..Ben bu kadını oldum olası mantıksız ve böyle bi alık buldum zatn..Bunları demesine de çok şaşırmadım aslında...Yalnız kötü olan evet bu hatunun bilmem kaç seircisi var..Gidip oh oh hoppaa diye eğlenirken ellerinde mendil..bir yandan da bu kadını ciddiye alıyorlar...Ondan sora noluyo...Olan malum işte...

alpernatif dedi ki...

Maalesef aynı önceki yorumlar gibi başlayacağm

Bu kadını oldu bitti sevmedim sevemedim
Hoş benim sevip sevmemem onu ne ilgilendirir onu da anlamadım ama olsun

biraz şey havası geldi kadının söylediklerinde
hani bunları hepimiz düşünürüz,hepimiz yaşarız ama söylemeye bir ben cesaret ederim gibi bir şey
Ayşe Arman'ın daha halk tipi gibi olmuş

Len kadını sevmediğim kadar var ha

Sayın Esra Ceyhan'ın kocası
Aldatın kardeşim karınız
Böyle bir kadını aldatmak suç sayılmaz
Yürüyünüz

Şarküteri dedi ki...

İMBİR: Hehehe kıstasa bak "iyi çay servisi yapamıyorsun" Valla imbirciğim hayırlısı olsun ama bence bin dokuz yüzden öteye geçememiş bu arkadaşla yolunu ayırdığın iyi olmuş. Anneye babaya saygı göstermek kültürümüzde var tabi ama bunun için çay-kahve servisi kurslarına yazılmaya gerek var mı? Önümüzdeki maçlara bakalım biz iyisimi.

FİGOLTOKS: Valla ben de izlediğimden değil de internet haberlerinde rastladım bu demecine. Ve iki satır yazayım dedim.

JİDOTAKAFU: Bi de bu röportaj için çektirdiği fotoğraflarını görsen... Artık eşim beni dünyada terk etmez, çok güzelim havalarında. Yani eşler sadece dış görünüşten mi terkediliyor acaba?

ALPERNATİF: Valla iyiki de söylemeye cesaret etmiş. Birçok hamile kadın "eşim beni aldatıyor mu acaba" diye işgillenebilir artık... Ve kilo eş sadakatinde en önemli belirleyici unsurmuş gibi...

Unknown dedi ki...

ZEKİ KADIN
Zeki bir kadın "şuhluğu" bilen kadırdır.
Ben onlara,
"Şuh zeka" derim.
Şuh zeka'lar kalıplaşmış, meta güzellik kriterlerine aldımazlar.
Onların dişilikleri; iki sütun bacak, iki dik memenin ötesindedir.
İşi bilenin, at binenin, kılıç kuşanın. Adam gibi adam da, Şuh Zeka'nındır.