28.02.2008

Bach Do Majör Prelüd


Yedi ay boyunca aynı ağacın dibinden 250 kadar fotoğraf çekerek bir foto animasyon oluşturduğumdan bahsetmiştim (bknz: Bir Sabır Denemesi ) Oradaki filmin arkasında Bach' ın bir numaralı çello suitinin prelüdünü kullanmıştım. Bu sefer de Bach' ın piyano için bir numaralı do majör prelüdünü kullanayım dedim. Golf sahasında oluşturduğum animasyon yine aynı...O görüntülerin üzerine dijital piyanomla parçayı ben çalıyorum. Buyrun bakalım.

27.02.2008

Bir Sabır Denemesi


Aranızda yedi ay boyunca aynı fotoğrafı çeken oldu mu? Pazar hariç haftanın her günü aynı ağaca sırtını verip çerçeveyi hep aynı yerde tutmaya çalışarak...

Bu soru "aranızda aklını peynir ekmekle yiyen oldu mu? " sorusuna denk düştü galiba. Galibası yok düpedüz öyle oldu.

İlk kare 2007 şubat ayının 8. gününe rastlamış, sonradan kaynaşıp can ciğer kuzu sarması olacağımız palmiye ağacı ile o gün tanışmışız demek. Gölgesi bile olmayan, sırık fasülyesi gibi bir ağaç. Kimseye hayrı dokunmaz diyesin gelir. Ama öyle değil, pek anlayışlı, efendi tabiyatlı bir kimse. Yedi ay boyunca kaba yerlerimizi dayayıp, sırtımızı verdik fakat bir kere bile bir yanlışını, bir fena temasını yakalamadık. Çok şükür.

19.02.2008

Bir Geç Kalma Anısı


İnsan kendi esprisine bu kadar güler mi? Valla güler, bir de aradan on sene geçmiş ve yaptığı bu muzipliği (denyoluğu mu desek?) iyice unutmuşsa kendini koyverir güler...

Yüzkitabı (feysbuk) denen internet sitesinin tozlu sayfalarında bulmuş yüzümü ve akabinde şahsımı... Kendisi üniversite hazırlık birinci dönemden sınıf arkadaşım, sene bin dokuz yüz doksan sekiz.

Daha önce söylemiş miydim bilmiyorum ama ben kendim çok yatak sevdalısı bir insanımdır. Öyle yorganı bir kenara atıp -babamın deyimiyle çivi gibi zıplayıp- çıkamam yatağımdan. Döne döne, sarıla sarmalana hep biraz daha uzatmak isterim geceyi. Sorun da budur ya, benim gece diye isimlendirdiğim zaman dilimi, başkalarının gündüz diye isimlendirdiği zaman dilimiyle çakışmaktadır. Ve malesef gündüzcüler sayıca üstün oldukları için hep haklı çıkarlar, horozlar onlardan yanadır. Ne acı ki, benim gibilere de uykucu, tembel, sorumsuz gibi sıfatlar kalır.

15.02.2008

Hayırlı Olsun




Ankara' da Yüksel Caddesi 'nde dolaşırken rastladım bu levhaya. Görür görmez de bir gülme krizi aldı beni... Yahu koskoca belediye yaptığı bir icraatı bu kadar mı gözüne sokar vatandaşın?

" Hadi yine iyisiniz ha, kıymetimizi bilin, babanızın oğlu yapmaz size böyle yol" diyen bir Büyükşehir Belediyesi...

Ne yapalım yani belediyecim, boynuna mı sarılalım? Sen bu işleri yapmaya talip olduğun için seçilmedin mi? Kazmayı vurduğun her yere bayrak dikiyorsan işimiz var.

10.02.2008

Otobüs Koltuğu




Koltuklarını hiç tasasız "haşırt" diye yatıranlar bugün hayat yolunda önemli yerlere geldiler, köşe başlarını tutup mevkiler edindiler. Fakat kulakları hep çınladı bunların. Arkalarından daima bir küfredenleri, karanlıkta yol kesenleri oldu...
 
Koltuklarını izin aldıktan sonra yatıranlar da başarılı oldular. Hem de insanları arkalarına alıp öyle yerlere geldiler ki, önlerinde duvarlar, barajlar dayanmadı. Bizim patronumuz, bizim liderimiz, bizim dostumuz oldular.
 
Çekindikleri için koltuklarını hiç yatıramayanlar vardı bi de. Onlara n'oldu dersiniz? Birşey olmadı, sırt ağrısından geberdiler.

6.02.2008

Güveç' te Buluşma


Ankara bugüne kadar okul gezileri, gençlik festivalleri ve resmi dairelerde takip edilen işler demekti benim için. Geçen hafta yaptığım başkent ziyaretimde biraz olsun bu üçlemenin dışına çıkmayı denedim. Bir anlamda başarılı da oldum ama esas amaç değişmemişti, elimde bir takım kağıtlarla yine devlet kapısındaydım. Kapıyı çaldım, devlet az önce çıkmış, bir mesajım varsa kendilerine iletebilirlermiş. Tekrar uğrarım, diyerek ayrıldım. O an için gidecek bir yerim olmadığından kaldırımın kenarına oturup devletimizi beklemeye başladım...

Şaşılacak şey, üzerlerinde "Asansörlü Resmi Daire Taşımacılık" afişleriyle birçok kamyon dolanıyordu etrafta. Merkez Bankası' nın taşınacağı açıklanınca sıra diğerlerine de gelecek herhalde, diyerek ekmek peşine düşmüş olmalılar... Öyle dalgın dalgın bakınırken yanıma kadar sokulan adamı fark etmemişim, kulağımın dibinde "Bardakta taze mısır ister misin abe?" diye haykırdığı vakit, resmi dairelerdeki "yangında ilk kurtarılacak" olan devasa dolapların pencerelerden çıkarılışını hayal ediyordum.