9.06.2009

Yine Mi Taşınma? # 1

 
Ne zamandan beri şöyle serbest hece ölçüsünde günlük tarzı yazılar yazmadığımı fark ettim. Bugün hazır zamanım da varken geçenlerde gerçekleştirdiğimiz evden eve nakliyat operasyonundan bahsedeyim.

 
>> 

Önce televizyonunu yeni açanlar için bir özet verelim. Bilindiği üzere bir süredir ABD' de yaşayan bir türk genciyim. Bu ülkeye ilk defa 2006 yılında ziraat stajı yapmak üzere gelmiş idim. İlk bakışta fark edilmese de ziraatçı bir insanım. Sanılanın aksine bir şarküteri dükkanı işletmiyorum. Hayatım boyunca hiç işletmedim. Hatta kapısından girdiğim şarküteri sayısı, bir elin parmaklarını az geçse de öbür elin serçe parmağına gelmeden duracaktır... Fakat severim şarküteri kelimesini. Tınısıyla olsun, beyinde kapladığı yerle olsun pek ilginç bir kelimedir. Bu yüzden blog adımı böyle seçmiş idim. Gerçek adım Y... E... C... olduğundan imza olarak kısaca YEC' i kullandım. Bu isim arkadaşlar arasında kabul gördü ve zamanla şarküteri' nin yerine geçti. Biz de yec aşağı, yec yukarı dolaşmaya başladık blog aleminde (Bloğa yeni gelen okuyucuya toplu bir özet vermiş olduk böylece...)

Şimdi de televizyonu hala açık ve bizim kanala ayarlı izleyiciler için devam edelim. Efendim, hayat pahalı biliyorsunuz. Hele ABD' de ev kiraları çok yüksek. Evli insanlar doğal olarak eşleri ile paylaşıyor maddi yükü. Bizim gibi bekarlar ise "ev arkadaşlığı" adı altında, falanca belediyenin ilgili nikah memuruna verdiği yetkiye dayanmaksızın giriyor aynı çatı altına (aynı çatı altında aşkımız bir yalanmış, Hicaz- Nim Sofyan)

NOT: Süper bir kerizlik örneği göstererek taslak halindeki yazımı yayınlamışım! Şu anda geri almak ta abes olacağından burada böyle kalsın. Devamını en kısa sürede getirmeye çalışayım.

19 yorum:

Kedi Narnia dedi ki...

kuzum yec, yazı burada bitiyormu yoksa teknik bir arıza yüzünden araya reklam yada pamukkaleden bir görüntümü girilmek istendi??? çatlayacam ona göre!

Portia dedi ki...

Efendim, bir süredir bloğunuzun sessiz takipçisi olmakla beraber konu gurbette ev arkadaşları ve taşınma olunca daha fazla sessiz kalamadım. 2001-2007 yılları arasında ikamet etmekte olduğunuz kıtanın batı okyanus kıyısında yaşamış biri olarak yazılarınızın çoğunda eski günleri yad etmekteyim.

Sokak ve mekan isimlerinin bir çoğunun İspanyolca olduğu bir bölgede herkes gibi ben de eşlerin döne döne değiştiği bir salsa kursuna gittim ve hatta sonrasında rueda öğrendim.

6 yılda üç kere taşındım. Eş dost bir araya gelip eşyaları kendi kullandığımız kapalı kamyonete yükleyip oradan oraya sürüklendik durduk. Dördüncüsü 6 seneyi kutulara koyup koca bir kıtayı ve okyanusu geçip memlekete dönmek oldu. Ankara’dan yola çıkışımda bu yaştan sonra kesinlikle ev arkadaşı istemiyorum, parası neyse veririz derken kiraları gördükten sonra ilki Japon asıllı Amerikalı, ikincisi Çinli ve sonuncusu Hint asıllı Kenyalı olmak üzere üç ev arkadaşı eskittim...

Birden geçmişe gittim, çenem düştü. Sizin yazı sanki devam edecekmiş de kesilmiş gibi, merakla devamını bekliyorum.

Şarküteri dedi ki...

DOLFİN:
Yazı daha yeni başlamıştı aslında. Eklediğim notta yazdığım gibi taslak halindeki yazıyı yayınlamışım... Fonda Pamukkale ve elbette ki Rodrigo' nun gitar konçertosunun pan fülütle çalınmış versiyonu... TRT' nin vazgeçilmezleri. Arıza, yazının geri kalanı da yüklendiğinde giderilmiş olacak. Fakat bu biraz zaman alabilir.

PORTİA:
Bu kadar ortak özelliğe rağmen bu kadar sessiz takip ha! Aşkolsun. Ve yorum yapmak için yanlışkla yayınladığım bir yazıyı seçmek! Bir daha aşkolsun.
Altı senede üç kere taşınma çok iyi bir rakam. Ben 6 ayı pek geçirmiyorum. Afakanlar basıyor. Koliler, U-Haul kamyonları rüyama giriyor sonra...
Rueda, her ders sonunda 4,5 ve 6' ıncı kurların bir araya gelip yaptığı büyük çember dansının adı. Yani en azından ben öyle biliyorum. Bizi rueda' ya yönelik çalıştırıyorlar hep.
Evet, yazı şüphesiz ki devam edecek. Allah hepimizi yazısını tamamlayan kullarından eylesin.

ASLI dedi ki...

tam film seridi gibi gozumun onunden geciyordu anlattiklarin. evet ya oyleydi boyleydi diye hatirlayaraktan okuyordum ki film biraz kisa surdu. oldum heralde dedim. bu arada ara oradaki oldum olum anlamindaki ama turkce kararkter olmadigindan acaba nasi aciklicam. gulme seysi bile koyamadim bak. icim bi fena oldu. neyse bari derse gideyim. kibaryec ehehe gulme seysi...

Portia dedi ki...

Zararın neresinden dönülse kardır. Bundan sonra sessiz kalmamaya çalışırım. Yazının yarım kalması aslında buna vesile oldu, devamını merak edince duramadım.

Rueda (ki zaten sanırım ispanyolca çember ya da tekerlek demekti), salsa ritminde bir dans diye öğretildi bana. Salsa ve rueda için farklı atölyelere gitmiştim ben, ama temel adım ve ritm aynı sonuçta. Eş değiştirme vs olduğu için rueda daha zengin ve kalabalık olduğu için sanki daha eğlenceli.

U-haul kamyonu, taşınıcının can dostu :)

Çağlar dedi ki...

bak gördün mü, ben blogcunun halini anladığımdan yorum patlatıp bunaltmadım, kurşunlarımı -hiç gelmeyecek- devamına saklıyorum ;)

hbasak dedi ki...

Taşınma işi Türkiye'de bile kabus gibi gelir bana. Bir de elin memleketinde koca kamyonu bile kendin kullanarak, bütün eşyanı kendin sırtlanarak çekilir şey değil...gerçekleşmiş tüm taşınmaların için geçmiş olsun, gelecektekiler için kolaylıklar temennilerimi iletirim..

hayatgibi dedi ki...

yaff.
sanki ben sana bi yorum yazmıştım yeni bloğumdan filan bahsetmiştim..

yorumum uçtu mu yoksa sen mi sildin bilemedim?
ya da yeni bloğuma gelip baktın mı baktıysan sevdin mi öğrenemedim..
hayır yabancı da değilim..

bi kızgınlık filan da olacağını samıyorum ama konunun derinliklerini merak ettim..

tez vakitte bir ses soluk beklerim..

Şarküteri dedi ki...

Vay be okuyucularımıza bak, yarım yazıya bile döktürmüşler yorumları... Bekleyeydiniz, tamamlayaydık, yazaydınız... Eyvallah, o zaman cevaplamak boynumuzun borcu.

ASLI: Evet oldun sen aslı. Artık zamanı:) Bu aralar konsantre aile saadeti alıyorum. Yatmadan önce 500 mg. Dolayısıyla bilgisayar başında uzun müddet pineklemem yazı mazı yazmam zor görünüyor. Ama illa ki tamamlayacağım günlükümsü yazımı. Edip Akbayram' ın şarkısı vardı: Anama ana diyesin, babama baba diyesin, sen bize gelin gelesin, nerde kaldın kibar gelin... Yukarıda "kibaryec" yazınca o aklıma geldi :)

PORTİA:
Rueda zevkli bir iş hakkaten. Bize bütün hareketleri rueda mantalitesi içinde öğretiyorlar. Bunun kötü yanı da bire bir dansa karşı biraz yabancı kalmamız... Biriyle dans ederken hep yandaki kıza geçesim var. Bu rueda tatminsiz bir erkek yaptı beni. Bir kızla iki hareketten fazla yapınca sıkılıyorum :)

ÇAĞLAR:
Ben de halden anladığını anlamıştım zaten. Vaad edilen yazılar cenneti gibi birşey olsa gerek. Söz verilen, kafada kurulan ama doğmadan ölen binlerce masum yazı taslağı. Kesin cennet onların yeri... Ama bu onlardan biri olmayacak. Valla bak, ömrümüz varsa yazacağız.

HBASAK:
Saol Başakçım "elin memleketi" güzel bir tamlama. Bazen benimsediğin, hiç olmazsa yakın hissettiğin zamanlar oluyor. Ama sonuçta ele ait buralar! Kedileri bile "pisi pisi" yi bilmiyor. Köpekler "kuçu, kuçu" dan anlamıyor... Daaa ben ne diim? Taşınma üstüne anne eli değdi bereket. Çatallar, tencereler, çoraplar hep yerini buldu. Elektirikli ocağında bizden bir elin hamaratlığı hüküm sürüyor şimdi...

HAYATGİBİ:
Likelife, elbette ki silmedim. Yazdığın yerde, yani "SALSA MACERALARI 2" isimli yazımın en altında duruyor. Yeni bloğunu da ziyaret ettim tabi ki, hayırlı olsun. Henüz yorum için zamanım olmadı. Ama geleceğim, çayın suyunu hazır bulundur.

figoltx dedi ki...

Hadi ama bekliyoruz gerisini...

gül dedi ki...

:)
bu kadar cabuk bittince süreli, seri bir yazı dizisi daha diye düşünmüştüm.))
şarküteri işlettik bir zaman bilirim:)
Ve kendine uygun bir isim seçmiş olduğunu düşünüyorum, yok yok yani:))
güzel bir gün olsun:)

alpernatif dedi ki...

Neeeeeee ?
Aynı çatı altında nikahsız ?
Aynı nikah altında çatısız kabul edilebilir ama ...

Oya dedi ki...

taşınma bitti..
anne baba geldi..
hasret giderildi..

de..
yazı bitmedi..
biz update edilmedik..

müdüriyete duyurulur ;)

gibi dedi ki...

Bu "bir süre" ne kadar uzun oldu böyle yahu:)Anne baba yurda dönsün artık diyorum:)

Şarküteri dedi ki...

FİGOLTOKS:
Ben de bekliyorum inan.

GÜL:
Şarküteri işlettik derken? Gerçek mi? Süper, hiç şarküterici tanıdığım olmamıştı hayatta. Saol, sana da.

ALPER:
Hocam, özlettin kendini nasılsın? Aynı nikah altında çatısız! İyimiş o da.

OYA:
Aile saadeti tüpümüzü ağzına kadar doldurduk, şimdi kıvrak bir hareketle ağzını kapayacağız pazartesi günü. Gerektiğinde solumak üzere bir köşede duracak.

GİBİ:
Odamı, bilgisayarımı hep annemlere tahsis ettiğim için internete ulaşımım azaldı. Pazartesi uğurluyorum ailemi. Pazartesiden sonra daha aktif olarak kullanacağım blogırı. Saygılar...

Sevgi Gibi dedi ki...

Heyyy, göstert ama elletme gibi olmuş bu. Olmamış yani. Hatta yazalı bir ay olmuş. Gerisi gelecek denmiş sözde durulmamış. Belki yorumlarda vardır nedeni fakat ben okumadım. benim için bir daha açıklama yapsana lütfennn:P

gül dedi ki...

vallahi samimiyim:)
en cok cikolata kısmını seviyordum ben:))

Sevgi Gibi dedi ki...

Heyyy, göstert ama elletme gibi olmuş bu. Olmamış yani. Hatta yazalı bir ay olmuş. Gerisi gelecek denmiş sözde durulmamış. Belki yorumlarda vardır nedeni fakat ben okumadım. benim için bir daha açıklama yapsana lütfennn:P

Şarküteri dedi ki...

KUTSAL BOK BÖCEĞİ:
Öncelikle kutluyorum. Ne güzel isim bulmuşsun yahu. Verdiğimiz sözleri geç te olsa tutuyoruz çok şükür. Yeni yazı geldi.

GÜL:
Aaaa çikolata da mı vardı sizn şarküteri de?

SEVGİ GİBİ:
Aynı yorumu kopyalamak, aynı kişi olduğuna dair bir açıklama mı? Sevgi, bi saniye... Benim sevgi isminde almanca öğretmeni olan bir arkadaşım olacaktı:) Tamam tanıdım, bloğuna biraz bakmak yeterli oldu. Kusura bakma, blogtan uzak kaldım bir ara. Tekrar hoş geldin aramıza vaveylaaa.