7.10.2009

Geometrik Hissiyat


Uzun zamandır şöyle serbest çağrışımlı bir yazı yazmadığımı fark ettim. Hatta son zamanlarda yazı yazmadığımı fark ettim. Ayda bire düşmüş yazı ortalamamız, memur maaşı gibi olmuş... Okuyuculara bankamatik kartı verip her ayın on beşinde çekmelerini istesem yeri var.

Hazır işsiz güçsüz kalmışken, ülkesine, baba ocağına, anne kucağına düşmüş iken, niye oturup ta üç-beş yazı yazmaz bu çocuk diye merak etmiş olabilirsiniz. Efendim, memleketime geldim ama kıçım yer gördü mü bir sorun hele? Kendisi birinci ağızdan (ağız derken?) cevap veremese bile ben hislerine tercüman olabilirim. Görmedi.
 
>>

Allah sizi inandırsın, geldiğimizden beri Trakya' mızın naçizane şehirleri arasında dolandım durdum. Yeni evimiz Çanakkale' de, babamın iş yeri İpsala' da, çarşı pazar Keşan' da, eski arkadaşlarım Edirne' de, anneannem ve askerlik şubem Çorlu' da olunca Osmanlı akıncısı gibi koşturmaktan başka bir çarem kalmadı. Şu an İpsala' dayım ama bu cuma tekrar Çanakkale' ye gidiyormuşuz. Akıncıbaşı emretmiş.

Bu arada ABD' deki son günlerimde başladığım yeni video projemin çekimlerini tamamladım. Kısmetse 14 Kasım' a yetiştirmeye çalışıyorum. 14 Kasım Orhan Veli Kanık' ın 59. ölüm yıldönümü... Proje Orhan Veli' nin bir şiirinin 20 farklı ülke insanı tarafından okunması üzerine. Mayami, Niv Cörsiy, Nu York ve Çanakkale' de, bir çoğu yoldan çevirilmiş, kalanı da arkadaş bağlantılarıyla bulunmuş yabancı uyruklu insanlara, kelime kelime, dize dize Türkçe olarak okuttuğum bu şiir, müzikle birlikte harmanlanınca tahmin ediyorum ilginç bir video haline gelecek. Önümüzdeki günlerde montaj üzerinde çalışmaya başlayacağım. Hadi hayırlısı... 

Türkiye' ye gelişim ani bir kararın ardından oldu. Burada anlatmak istemediğim bir takım tatsızlıklar da etkili oldu muhakkak ama vizemi yenileyip mevcut işime geri dönmeyi deneyebilirdim. Bunu yapmadan önce askerlikle olan bağımı sonlandırmak istedim. Kısa ya da uzun, bir şekilde yapılıp bitirilmesi gereken bir görev bu. "Daha fazla olasılık hesabına gerek yok, ömür geçiyor lan" dedim. Kendime konuşurken hep "lan" diye hitab ediyorum. Kendim yabancı olmadığım için hoşgörüyle karşılıyorum.

Geldiğimi öğrenen birçok kişi "Mayami gibi yer bırakılıp gelinir mi yahu? Millet Amerika' ya gitmek için can atıyor" diye açıyor taksimetreyi. Sonra artık ezberlediğim klişe cümlelerle devam ediyor; ne işsizlik kalıyor, ne yolsuzluk, ne ar, ne namus...

"Türkiye bitmiş birader"

Aslında bu cümleler hiç te yabancı gelmiyor kulağıma. Tipik gurbetçi geyiğidir. Gurbette uzun süre yaşamış ve daha da yaşamaya niyetli yurttaşlarımız, gurbetçiliklerine haklı bir kimlik kazandırmak adına batırdıkça batırılar ülkelerini. Yarım saat sonunda gariban Somali ayarına gelmiş Türkiye için ağlamaya başlarlar. Aslında cayır cayır burunlarında tütüyordur ama dönerlerse aç kalacaklardır, beş kuruşsuz kalacaklardır! Memleketin yolları kapanmıştır artık!

Onları suçlayacak değilim, gurbetçilik ağır bir yük. Herkesin farklı bir taşıma yöntemi var. Kendi adıma büyük sözler etmek istemiyorum; askerlik sonrası belki tekrar dönerim, belki güzel bir iş bulur kalırım. Gönlüm elbette ülkemde yaşamaktan yana. Bunu bu kesinlikle söyleyemezdim bir üç yıl önce. Uzak bir ülkede daha iyi tanıyorsunuz kendinizi.

Zeka testine tabi tutulan şempazeler vardır. Önlerindeki üçgen, daire ve kare şeklindeki boşluklara uygun cisimleri yerleştirmeleri beklenir. Amerika' da yaşadığım sürece, aptal bir şempazenin üçgen boşluğa tıkıştırmaya uğraştığı "kare cisim" gibi hissetmekten kurtulamadığımı açık yüreklilikle söyleyebilirim. Hiç tahmin etmediğim kadar kareymişim. Kenarlarım birbirine eşit, aralarındaki açı da doksan dereceymiş... Bu her insanda farklı sonuçlar gösteren bir deney. Bazıları mevcut geometrisini terkedip rahatlıkla sığışabiliyor yeni deliğine. Şempazeyi de mahçup etmiyor böylelikle. Şempaze testi geçip haybeden paye kazanıyor.

Lakin yabancı memleketlere olan merakım geçmiş değil. Mümkünse tekrar ABD olmasın ama. Bir iş, bir eğitim, bir proje vesilesiyle -atıyorum- Avrupa' da bir ülkeye gideyim. Gezip dolaşayım, gerekirse bir müddet kalayım. Ama dönüşte hep evime, ülkeme geleyim. Çayımı gazetemi alıp bitirilmeye çalışılan şu memleketimin haberlerini okuyayım.

8 yorum:

Teecetveli dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Şarküteri dedi ki...

TEECETVELİ:
Bu beş sene önerisi tanıdık geldi bir yerden:) Yok, ben yurtdışı bağlantılı bir Türk firması hayalini kuruyorum. Evim ocağım burada olsun, arada bir eğitime (gezmeye) gidip geleyim diyorum. Olmadı türkiye içinde gezeceğim bir iş olsun. Ama benim gibi gezenti adama masa başı iş olmasın.

Çağlar dedi ki...

Paşam,
Harbiden yazman lazım senin. Gerldikçe tabii ki ama, ne bileyim sen yaz biz okuyalım ister bu kul.
Memleket havalarını dinleme işini, hiç yabancı tarafları denememiş olduğum halde seninle aynı frekanstan yaparım gibime geliyor. O nedenle de git, gel ama iletişimi kısma, derim kendi cenahımdan.

Bak tekrar diyorum, yaz. En azından bize biraz birikim sağla. Şunun şurasında az vakit var, di mi.

hbasak dedi ki...

Ben ne kadar şanslıyım ya! Malum, ikiz kardeşim var. Başka memleketleri görüp denemeye önden o gidiyor. Her seferinde "en güzeli insanın kendi memleketi" diye dönüyor. Ama merak bu ya, bir fırsat çıkınca bir yerlere gene gidiyor, gene gidiyor. Ben mi? Ön-inceleme raporlarını alıp "bizim buralardan daha rahat, daha güzel bir yaşam yokmuş"u öğrenince hiç rahatımı bozmuyorum, turistik seyehatler dışında hep burdayım. Dur bakalım bir altı ay da kanada'ya bakıp gelecek şimdi, raporları alınca paylaşırım :)

gibi dedi ki...

Ilgaz Abadolunu'nun en güzel yeriyken, İzmir'in dağlarında çiçekler açarken, Ankara taş gözümüz yaşken nereye YEC?

Şarküteri dedi ki...

ÇAĞLAR:
Evet, birikim... Askere gitmeden önce biraz yazı biriktir, diyorsun di mi? Hafta sonu izinlerinde yazı yazamayız mı patron? İnternet kafeden falan? Ama sanırım kafede harcamak istenmez güzelim izin... O zaman şimdiden yazmalı... Kendime söylüyorum kızım, ben anlayayım gelinim.

BAŞAK:
Benim ikiz kardeşim yok işte. O yüzden öncü kuvvet olarak gönderebilecğim kimse de yok. İkizi geçtik, kardeş yok be Başak... Bence şanlısın. Turist olarak gezmek, keşfetmek en iyisi. Ama senin kardeş de sağlam geziyor. Japonya da olduğunu hatırlıyorum. Amerika' da da kalmıştı. Şimdiyse Kanada...

GİBİ:
Havada bir top bulut olsam X 2
Ne güzel yurdumu dolaşırdım x 2
Sinop’a doğru gezinirdim X 2
Oradan Hatay’a süzülürdüm X 2
Ne şirin bir yurt bu güzel yurt X 2
Denizi güneşi havasıyla X 2

Yazımın anafikri bu şarkıydı işte. Sonra ilk yoruma verdiğim cevaba da bakarsan temelli bir yere gitmek istemediğimi görürsün. Ha, havada bir top bulut olsam ne güzel yurdumu gezer miyim? Gezerim.

farmau dedi ki...

Diğer yorumlayanlarla hemen hemen aynı fikirdeyim Yec, gitmeli mutlaka görmeli, yaşamalı ama bir yerde de kök salmalı diye düşünüyorum ben de :) Umarım kalmalı fikrin askerlikten sonra değişmez:)

Şarküteri dedi ki...

FARMAU:

Ben de kuvvetle umuyorum. Kalmalı mı kalmamalı mı yoksa hiç oturmamalı mı. Ama ben oturursam (kıçımın üzerine manasında) hiç olamam kiiiiii! Yani gezeyim ama yurda yakın yerlerde gezeyim, çok oyalanmadan geri geleyim. Beni anlıyor musun Farmauu?