25.01.2009

Salsa Maceraları 1


O gece o dans klübünde sessizce etrafıma bakarken aklıma geldi bu yazıyı yazmak. Tabi benim sessizliğim lafın gelişi, etrafım on desibellik vanalardan yağmurlama fışkırtılan çılgın salsa ritimleriyle çevrilmiş durumda. Müzikten sırılsıklam bir haldeyiz. Dans pistinde bir damla kuru yer kalmamış, çiftler şeytani bir uyumla raksediyor. Arada havaya atılan kadınlar görüyorum, suyun üzerine hoplayan balıklar gibi şaşkın ama sağ sağlim yere ineceklerinden de bir o kadar emin, gülüyorlar... Cenab-ı Allah her uçana bir tutan nasip eylemiş. Herkes attığını tutuyor, kimse başkasının eşini yakalamıyor. Dans ahlakı bu... Her kim ki komşusunun attığına göz diker, öte dünyada iki yakası bir araya gelmez, buyrulmuş.

14.01.2009

Bir Konser Akşamı


Önünden geçerken hep hayıflandığım binanın yanındaydım. Yürüşümü sürdürüp hayıflanmalarıma bir yenisini ekleyecektim. Eklemememin sebebi neydi, bilmiyorum. Usulca giriş kapısındaki panoya yaklaştım. Bu gece saat yedi buçukta... Hımm. Uygun mudur? Uygundur.

Eve gelip duş aldım, internete takıldım, çay yaptım derken saat altı buçuğu buldu. Hala bir saat vardı konserin başlamasına. Tanrım yine başarmalıydım. Kendimi öyle ustaca, öyle derinden oyalamalıydım ki, salon kapıları kapanmadan yalnız bir iki dakika önce kan ter içinde, telaşla girmeliydim fuayeye. Aksi bana yakışmazdı. Yılların geç kalan, geç kalmamak üzere koşturan adamıydım ben... Daha bir kere hatırlamam ki etkinliklere, randevulara yirmi dakika öncesinden gelmiş olayım, ellerim arkada bağlı vaziyette aylak aylak dolaşayım. Yok, mümkün değil. Sadece yaz başlarında bir sefer, o da önceki gece tüm ülkeyle beraber saatimi bir saat ileri almayı unuttuysam başıma gelir. Buluşma yerine bir saat öncesinden varmak, başka türlü rüyamda görsem inanacağım şey değildir.

6.01.2009

Feridun Abi ve Ercüment


Aşağıdaki diyalog ve kişiler tamamen hayal ürünüdür. Başka bir yazı yazmak için oturduğumda böyle bir şey yazıverdim. Memleketimizdeki tüm Feridun Abi' lere ve Ercümentgillere gelsin...


- Bazen diyorum ki hepsini bırakıp kaçıp gideyim.
- Nereye Ercümentçim?
- Kayıp gideyim diyorum.
- Leblebi ister misin?
- Yok saol. Hani insanlık mercilerine istifamı verebilsem.
- Kağıt olarak mı?
- Yok, beden olarak. Kara kaşım ve gözüm için teşekkürler ama buraya kadarmış, desem.
- Ölcen yani.
- Yok buz almayayım abi bademcikler şiş.
- Bir bademcik için koca beden yakılır mı lan?
- Yok, sadece o değil be abi, biliyosun.
- Şu meretten kopamadım Ercüment, yengen çok kızıyo.
- İçelim, o zaman

"Lüüüüüvvvt"