7.06.2010

Fizik Kuralları


Fizik kurallarını anlayamıyorum. Bu kadar sert ve katı olmak zorundalar mı? Disiplin ve yönetmelikleri harfiyen uygulayan devlet memuru bile arada bir şaşırır, ne bileyim bazen bir kurala farklı bir yorum getirmeyi falan dener... Ama fizik kuraları burnundan kıl aldırmaz!

>>

Mesela yer çekimi kanunu alalım... Siz on bin kere zıplasanız, on bin kere yere düşmek zorundasınız. On bin birinci denemede bir sürpriz yoktur, yine düşersiniz. Milyonlarca yıldır aynı kuralı uygulayan yerçekimi en ufak bir taviz vermeden daha milyonlarca yıl sürdürecek bu görevini. Ne kötü. Ne sıkıcı. Futbol maçına başlamadan önce kaleleri belirlemek için atılan demir paranın havada asılı kalması ne ilginç olurdu mesala... Oyuncuların şaşkın bakışlarını görmek için bile bir kereye mahsus denenebilirdi bu. Ya da bir yolcu uçağı düşerken, yere bir metre kala durdurulabilirdi. "Tanrı benim ölmemi istemedi" diyerek hayata nasıl da canla başla sarılırlardı o insanlar. Dünyaya gelmiş olmanın zaten bir mucize olduğunu bilmeden, sırf dünyadan biraz daha geç ayrılacakları için kim bilir ne minnettar olurlardı.

Tabi bunlar hep fantezi. Durgun suya attığımız taş, iç içe büyüyen halkaların merkezi olmayı hiçbir zaman reddedemeyecek. Bir ısırık alıp bıraktığımız elmalar da her zamanki gibi karalar bağlayacak arkamızdan. Günün birinde radikal bir elma çıkıp "yeter ulan kararmıyoruz, hep taş gibi kalacağız artık" diye isyan dahi edemeyecek. Çünkü aynı kurallar çerçevesinde elmaların tavrı da belirlenmiş:

Uysalca kararmak.

Fizik kurallarının üşenmezliği de ayrı şaşırtıyor beni. Yolda giden arabanın gürültü yapması anlaşılır şeydir. Onu, insanların duyması "hımm, yoldan bir araba geçiyor" demesi de normaldir. Ama ses dalgaları sağırların evlerine de uğrar. Sağır kulakların başında ısrarla çınlarlar... Ha keza bahar çiçekleri... Onlar göremeyenler için de açarlar, koklayamayanlar için de kokarlar. Aslında düşününce, müthiş bir adalet anlayışları var kuralların. Kimseyi kayırmadan, ısrarla ve ellerinden geldiğince çırpınıyorlar. Son nefesini veren beyfendi için aslında daha metreküplerce hava var. Ama rahmetli alamayacak. Fakat tabi ki azot, oksijen, karbondioksit ve eser miktarda su buharı kendisinin ciğerlerinde halay çekmeye devam ediyorlar. Olur da bi can gelirse "yettik hocam" diye atlayacaklar.

Onları sevsem mi sevmesem mi bilemedim. Adalet lehimize olunca severiz de aleyhimize olunca mızmızlanırız ya, işte öyle. Tabiat kanunlarının adaletinden de şüphem yok zerre kadar. Fakat merhametlerinden şüpheliyim işte. Birbirlerini çok özleyen iki insanı kavuşturmazlar onlar. Hiç yalvarmayın! 

"Şu kadar kilometre, bu kadar süre" 

deyip savarlar sizi. Aşkından dağları delen bir adamdan söz ediliyor ama orada da bir kıyak yok, ben araştırdım. Bayağı kazma kürekle girmiş adam... Bir de falanca denizin yarılmasına göz yumdukları söyleniyor. Valla söyleyenlerin yalancısıyım. Ama tabiat kanunları birini ötekine kayırmaz diye düşünüyorum...

Peki Leyla ile Mecnun' a yaptıkları!.. Bu ikisini çöllere salmış, ellerinden tutup bi buluşturmamış, diye anlatıyorlar. Yahu dünyaya nam salmış bir aşk hikayesi bu, sen çaktırmadan kaldırsana mesafeleri! Yok, kaldırmamış... Ama ne yapmış, çölde yürürken aşıklar, arkalarına iliştirmiş gölgeyi... Hani, ışık ışınları saydam olmayan bir cisimle karşılaşılaşınca geçemiyorlar ve ışıklı bölgede bir karartı oluşturuyorlar ya. İşte o gölge!

Ne Leyla' nın ne Mecnun' un gölgesini eksik etmiş fizik kuralları.
 

4 yorum:

gibi dedi ki...

suyun kaldırma kuvvetinin ara sıra şaka yaptığını düşünmek bile istemem zaten bata çıka güç bele lodos tehtidi ile yaptığım motor yolculklarını düşününce:) ama çaktırmadan kalkması mesafelerin kuluğa çok hoş geliyor:)

basak dedi ki...

Bir yazıya ne kadar da çok fantezi sığmış! Ben yerçekimi fantezisinden korktum. Diyorumki bırakalım yerçekimi işini yapmaya devam etsin. Düşmek üzere olan bir uçağı düşerken durdurmak iyi hoş da yavaşça iniş yaparken havada asılı kalırsak ne yaparız...Doğanın işine karışılmaz. Ben bunu bilir, bunu söylerim...

Çağlar dedi ki...

Yec...
Bin uçağa. Uzaklar yakın olsun. Bu kadar basit.

Şarküteri dedi ki...

GİBİ:
Valla şaka yapıyor zaten o. Birgün çarşaf gibi birgün fırtına arasıra tsunami iki günde bir gel-git. Hani önemli günlerde belediye otobüsleri bedava oluyor ya... Bir gün de deseler ki, falanca günde mesafeler 24 saat boyunca kalkacaktır, herkes istediği yere gitsin! Fena mı olurdu? Beni ışınla Skati!

BAŞAK:
Bu böyle bir fanteziler yazısı oldu. Yerçekimi işini yapsın tamam da istekli olanlara bir iki şaka yapmasında bir sakınca yok bence.
Doğa zaten beni dikkate almıyor ki, o yüzden işine karışmış ta olmuyorum :)

ÇAĞLAR:
Ben şu aletten almayı düşünüyorum bir tane:
http://www.ntvmsnbc.com/id/25104216