23.02.2009

ZEITGEST


İnsanın sınırsız ihtiyaçlarını sınırlı kaynaklardan giderme çabasını üzerine vazife edinmiş bilim dalına (!) ekonomi deniyor bildiğiniz gibi. Bu tanımı ilk kez ekonomiye giriş dersinde işitmiştim, ellerimin hafifçe titrediğini hatırlarım... Kısıtlı olan ne? Bu dünya ihtiyacımız olan herşeyi karşılayamıyor mu? Başka bir galaksi, başka bir gezegen mi verecek tüm ihtiyaçlarımızı? İhtiyaç tamamen göreceli bir kavramken bunun üzerine sözde bir bilimdalı inşaa etmek nasıl mantıklı bir yaklaşımdır?

Gazetelerin ekonomi sayfaları bu yüzden pilav suyu çekmekte en sık kullandığım sayfalar arasındadır. Anlamını bilmediğim ekonomi grafikleri paranın oradan oraya savruluşunu nasıl açıklar bilemem ama birim zamandaki pilav suyu emilimini gösterseler kesinlikle pozitif eğimli bir eğriye sahip olurlardı... Beni geriyor inanın, basit kavramları yabancı dillerden ithal kelimelerle sarmalayıp vatandaşa "arbitraj" demek "likitide" demek "kredibilite" demek "deflastyonist" demek... Söz konusu şey para olduğunda işler ne kadar karmaşık olabilir ki? Benim bir bütçem vardır, ona girenler ve ondan çıkanlar olur. Çıkanlar girenlerden büyükse para kaybederim, girenler çıkanlardan büyükse para kazanırım. Girenler çıkanlara eşitse "allahıma çok şükür bugünü de kurtardık" diye dua ederim.

12.02.2009

Baba Ben Derviş miyem?


- Baba ben derviş miyem, hırkamı giymiş miyem?
- Giymişsin de montun üzerine pek olmamış.

- Baba ben derviş miyem, hırkamı giymiş miyem?
- Ne bileyim evladım, aç bakiim paltonu.

- Baba ben derviş miyem, hırkamı giymiş miyem?
- Bi aynaya baksan.
- Senden duymak hoşuma gidiyor.

- Baba ben derviş miyem, hırkamı giymiş miyem?
- Evet te altına da bişeyler giyseydin bari, böyle çok havadar olmuş.