30.08.2006

ŞAPKASI UÇAN ADAM


Düşünüyordu adam
ufka bakarak.
Mühim şeyler düşünen
tüm adamlar gibi
kaşlarını da çatarak.

Bir rüzgar esti

birdenbire.
Kafasından
şapkasını uçurdu.

Şaşılacak şey

değildi elbette,
fakat o gün ilk defa
bir şapkayla birlikte
içindeki akıl da uçtu.

Ufka bakarak

düşünen adamın
kaşları gevşeyiverdi hemen.

Yüzüne bir yerlerden

bir anlam geldi oturdu.
Akılsız kalan adam
düşünmedi artık.
Ufka doğru son kez baktı.
Mutluydu.
Nasıl olmasın,
bundan sonra her şeyi
kalpten yaptı.





29.08.2006

NİNJA


Bir ninja,
boş bir odada
üstelik üzerinde
hiçbir silah yokken,
karşısındaki adamı
öldürmenin en az
on farklı yolunu
bulurmuş.

Bense
seni seviyorum
demek için
ancak bir yol
biliyorum sevgilim,
boş bir odada
üstelik çırılçıplakken.

28.08.2006

Tükürtmeyin Beni


Her gece Blogcu' nun genel merkezinde aynı dikkatsizlik yaşanıyor. Saatler tam sıfır biri gösterdiğinde, illaki birisinin ayağı takılıyor ve ana bilgisayar fişten çıkıyor...

Eh, o kadar kablo arasından bulunmuyor da meret kolay kolay, on dakika bekliyoruz. Özellikle, sitenize yeni birşeyler ekleyip sonucu görmek için "blogum" tuşuna bastıysanız, bir ağrı geliyor saplanıyor ki karnınıza, anlatılır gibi değil.

LÜKS TÜKETİM


Aşk,

lüks tüketime girer evladım,
vergisi yüksektir.
İşte bu yüzden
aşık olunca
çok acı çekersin.

Ama
bu demek değildir ki evladım;
hiç aşık olmayacaksın,
kesenin ağzını açıp
altınlarını savurmayacaksın…

Kalbini korkak alıştırma
SEV.
En kötü ihtimalle
baban gibi evladım,
bir vergi rekortmeni
olacaksın.



Not: Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır.



27.08.2006

YIRTIK PARA


Eski ve yırtık
paraları,
en çabuk yoldan
bir başkasına
sokuşturmanın
makbul olduğu
ülkede,

Elinde
sele bandıyla
en zorlu
para ameliyatlarını
gerçekleştiren
adamdı o.

26.08.2006

Bu Böyle Olmayacak

 
  • Benim adım Mustafa, senin adın Mustafa. Bu böyle olmayacak, bu devirde tek isim kime yeter? Bundan sonra ikimizin adı da Mustafa Kemal olsun. 
  •  
  • Benim adım Mustafa, senin adın Mustafa. Bu böyle olmayacak, bundan sonra senin adın Necmi, benim adım da Fuat olsun. Yo, du bi dakka, seninki Nafiz benimki Adem olsa daha güzel olacak sanki… yo yoo…
  • Benim adım Mustafa, senin adın Mustafa. Bu böyle olmayacak, artık içimizden bir devrimci çıksa da değiştirse şu isim kanunu.

KAPTAN


İşe giderken
sabahları,
usulca çıkar evinden
şehir hatları vapurunun
kaptanı.

Elinde
pabuçlarıyla
bir müddet dikilir.
Bir müddet te
giydikten sonra pabuçları.

İçeriden bir ses mi geldi ne?
Yok canım rüzgardandır,
rüzgardan...

Tuhaf şey
günlerdir içinde
çalkalanan
bu sızı;

Ya bir sabah
oyuncak bebek
ısmarlarsa
küçük kızı
dünyanın bir
ucundaki limandan.

foto: aydın erel

25.08.2006

ERGENLİKLER


Aşık oldukça

biriktirip
içine
sakladığın
tüm sevgiler,

sonunda
tenini delerek
şakaklarından
birer birer
süzüldüler.



24.08.2006

MOLA YERİ


(Anons sesi gelir)

Dinlenmiş
zinde bir halde
uyanmak umuduyla,
sabah ola hayrola,
istikametinden yola çıkmış
sayın uyur,
bünyeniz bir miktar
İhtiyaç molası vermiştir.
üçe kadar sayınca
kalkın.

.......................

Günaydın.
Uyandınız.
Saat sabahın üçü.
Günün aymış olma ihtimali
çok düşük.
Ve galiba siz,
mışıl mışıl gecelerin
adamı olarak
biraz hazırlıksız
yakalandınız.

Şimdi yüklenip
fırçayla sabunu,
çocuk yanınıza gelecek.
Gözlerinizden silecek
rüyaların tozunu.

Fakat
uyanmışlığa inat,
bir müddet daha
debeleneceksiniz
sıcak yatağınızda.

MSN Demeyin Bana!

 
Belki bilmiyordunuz ama mağara adamları olan atalarımız, ateşin bile keşfinden önce her gece bir araya gelip durum değerlendirme toplantıları yaparlardı. İşte bunlardan bir tanesine tanık olacağız şimdi:


(Başkan) – Arkadaşlar, herkes hazırsa bu geceki oturumumuzu açıyorum… Bilindiği üzere uzun zamandır bu topraklarda yaşamaya çalışıyoruz. Gündüz yaprak, gece de çiğ et yiyoruz. Hani, kazayla kuş yumurtası bulsak sevincimizden ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Bu ne kadar gidecek böyle? Soruyorum sizlere… Yattığımız yerde bile rahatımız yok, sırtımıza taşlar batıyor, sivrisinekler kanımızı emiyor… Doğru, bazılarının dediği gibi “buna da şükür” ama ne kadar dayanarız bilemiyorum. Elektrik yok, su yok, Bim mağazası yok. Bunlar insanlığın önemli ihtiyaçlarıdır. Önümüzde yapmamız gereken binlerce keşif ve icat var. Bakın bu gece burada karanlıkta oturuyoruz. Neden? Çünkü sizin gibi kofti adamlardan hiçbiri de çıkıp şu ateşi icat edemedi.

23.08.2006

SİZ?


Siz
kimlerden siniz?

Güzel kadın
sevenlerden mi,
Yoksa
sevgisiyle
kadınları güzel
edenlerden mi?

22.08.2006

SON İCAT


Benim için
cep telefonunu
icat ettiler.
Sokakta bile
her istediğimi aradım.

Benim için
teker teker
her tepeye
baz istasyonları diktiler.
Dünyanın her köşesine
uzandım.

Benim için
oyunlarla dolu,
pilleri tükenmeyen
telefonlar ürettiler.
Dağ başında bile
yalnız kalmadım.

Fakat
gel zaman
git zaman
hepsinden
sıkılır oldum ben.

Sizce de
vakti gelmedi mi
en son icadın?

Lütfen artık
bana
konuşacak
birkaç
güzel söz
yaratın.

21.08.2006

SITMA


Birbirinden sevimli
hayvanlarla dolu
kıtalarında
Afrikalı çocuklar,

Nedense
en çok
sivrisinek
beslemeyi sevdiler.

20.08.2006

Onlayn Dostum ve Ben


Eski Türkler, bir kahramanlık yapana kadar çocuklarına isim koymazlarmış.  Ta ki, o çocuk koca bir ayıyla geri gelince ya da güreşte köyün en babacan adamını yere serince, ona bu olayla ilgili bir isim takarlarmış: “Ayıdöven” ya da “Paçakasnak”  gibi…

Ben de yeni Türklerden bir birey olarak bu veciz olayı kendime örnek aldım ve şartları “blog” dünyasına uyarladım. Şunun şurasında bir haftalık tüyü bitmemiş bir “blogçu” olarak “hey merhaba, benim adım şu, bu sitede böyle böyle takılacağız” demeden önce bir kahramanlık yapmayı bekledim… O kahramanlık ta, daha önceden yazmış olduğum ve kendimce çok değerli olan şiirlerimi insanlarla paylaşmak olacaktı. Önce onları bir yerleştireyim dedim siteme... Zaten ne olduysa da o zaman oldu. Belki kimsenin ruhu bile duymadı ama ben geçtiğimiz üç gün boyunca "Oscar Wilde" edalarıyla dolaştım sokaklarda...

RUHUM MU?

 
Ruhum
bu mahallede oturmuyor
dün televizyonda gördüm onu.
Beyrut' ta bir apartmanda
kan revan içindeydi.
Sol kolu tamamen uçmuş.

Ruhum
bu mahallede oturmuyor.
Muhtemelen ağaca takılmış
bir şeytan uçurtmasının
Kuyruğuna asılmıştır.
Uçurtma dolaşmış,
gelmiyor.

Ruhum
bu mahallede oturmuyor.
Sadece ara sıra uğrar bana.
Geldiğinde titrer içim sevinçten,
ona ikram edecek şey bulamam.

Ruhum
bu mahallede oturmuyor.
Bir keresinde sabaha kadar
şarkılar söyledi dünyanın bütün dillerinde
Hepsi benim, dedi
ben besteledim.

Ruhum
bu mahallede oturmuyor.
Korkusuzdur o;
Gecenin en karanlık saatinde
en belalı semtlerde dolaşır.
Kendisine bıçak işlemezmiş.
Serseri ve ayyaşlardan
bir çok dostu var.

Ruhum
bu mahallede oturmuyor.
Şu ana kadar yazılan
bütün romanları okumuş.
Dedi ki;
Güzel değilmiş hiçbiri
ay ışığında bir kadınla
sevişmek kadar.

Ruhum
bu mahallede oturmuyor.
Biliyor musunuz,
cennet gerçekten varmış
ve orada sütlü çikolata bedavaymış.
Ruhum her gittiğinde
bana bir tane getiriyor.

Ruhum
bu mahallede oturmuyor.
Bilmiyor,
ben onsuzken çaresiz,
ben onsuzken ümitsizim.
Gel yardım et te
güzelce ağlayabileyim.

Ruhum
bu mahallede oturmuyor.
Sahi, siz niye sormuştunuz onu?
Ruhum belki gelir
belki gelmez.
Üç hafta önce çıkarken
Tamam buldum, demişti;
Uçurtmayı nasıl kurtaracağımı.

Ruhum mu?
dediğim gibi…
 

19.08.2006

BAHAR KOKULU YENİ ACI


Lütfen
çamaşır suyunun
o bildik kokusunu
değiştirmeyin.

Bırakın
bahar kokusunu
baharın çiçekleri
versin.

Nerede
hummalı
bir temizliğe rastlasam,
genzimi yakan
o koku dolsun
ciğerlerime…

Ve bırakın,
aklıma annemin,
yüzümü
okşaması gelsin.

18.08.2006

HER SANİYEDE


Her yeni gelen saniyede
ölmeye hazırsan,
doyasıya
yaşayabiliyorsundur.

Her yeni gelen saniyede
yaşamaya hazırsan,
ölürken
gülümseyebiliyorsundur.

17.08.2006

YARDIMSEVER


Çok yardımsever

bir insandı rahmetli.

Bilhassa
kendine yapılan
yardımları hep sevdi


16.08.2006

BİR BEKAR


Kocaman evinde yalnız başına bir bekar,
Her akşam bu saatlerde kapı deliğinden
karşı eve bakar.

Önce ufaktan gizlice
Sonra alenen, edepsizce.

Burnunda yağlı boya kokusu,
gözlerinde yaşlar birikir...

Bir merhaba, bir tebessüm de
yeter hanımdan gelen.
Fakat o illaki küçük kızın feryadının
peşindedir.

Kocaman evinde yalnız başına bir bekar,
Her akşam bu saatte karşı evle birlikte,
yorgun argın babayı bağrına basar.

15.08.2006

AYIN AYDINLIK YÜZÜ


Genç şair sormuş:

Üstad siz
çok zor bir hayat
yaşadınız.
Ama şiirleriniz
ayın aydınlık yüzü gibi
hep bembeyaz
ve umut doluydu.
Peki bu kadar acı
Nereye gitti?

Yaşlı şair cevaplamış:

İsim neydi?...
Can…

A benim cancazım,
ayın yüzüne düşen ışık
nereden geldi ?
Benim koca ömrüm
güneşin kazanında
cayır cayır
yandı da bitti.
 

14.08.2006

İKİNİZE DE


Söyle bakalım yavrum
sen,
beni mi çok seviyorsun
yoksa
anneni mi?

-İkinizi de…

Canım,
birimizden birini
daha çok seviyorsundur
herhalde.

-İkinizi de…

Mesela gemiden düştük.
sen, annen ve ben.
Ve sadece
sen yüzme biliyorsun.
hangimizi kurtarırsın?

-İkinizi de…

Canım evladım,
senin gücün yalnız
birimize yetiyor.
ikimizden birini seçeceksin.

-!?

Denizin içinde çırpınıyoruz.
annen bir kenarda ben bir kenarda.
vakit çok az.
Üstelik gökyüzünü
kara bulutlar sarmış,
fırtına yaklaşıyor.

-O zaman
ben,
şiir yazarım Baba.
İkinize de...

13.08.2006

Sineği Ziple ve Sil


Sanırım bu teknoloji hepimizi gizlice embesilleştiriyor...
Az önce monitörün ekranına bir sinek kondu ve ben elimi savurup sineği kovmak yerine bilin bakalım ne yaptım?

Farenin ok işareti ile üstüne geldim.
Ve tam sineği üzerine tıklayacakken
"Ne yapıyorum yahu?" diyerek uyandım.
Ben kahkahayı basınca hayvan sesimden ürküp kaçtı.

Herhalde sineği tıklayınca şöyle bir menü çıkmasını bekliyordum:

Sineği kopyala
Sineği kes
Sineği başka isimle kaydet
Sineği norton ile tara
Sineği masa üstü arka planı olarak ayarla
Sineği yazdır
Sineği sil
Sineği sil en mantıklısı sanki...
İyi güzel, silmesine sileceğiz ama ya bu hayvan geri dönüşüm kutusunda debelenir de bütün klasörleri birbirine katarsa ne olacak?

Sanırım Bill Gates bu problem için menüye yeni bir fonksiyon eklesin:
Sineği "ziple" ve sil

AMCALAR ve TEYZELER


Hiç gördünüz mü
yaşlı bir teyzenin
yüzündeki gururu,
hastalığının
latince adını
hem de bir çırpıda
söylerken?

Ya da
duydunuz mu
bir amcanın
sesindeki umarsızlığı,
pencereye tuttuğu
kendi filmine bakarken:

“ Bu ciğerler tamamen bitmiş.”

Bugün
amcalar ve teyzeler
tıp biliminde oldukça
ilerlediler.


12.08.2006

HAKSIZLIK


İki hayvana
çok haksızlık ettik
yıllarca.
Biri köpekbalığı,
diğeri hamam böceği.

Birincisini
seri katil sandık
insafsızca öldüren…
İkincisine de
Pis, dedik
Düşünmeden.
Oysa o,
aşırı titizliği
yüzünden
hamamlarda yaşardı.