Nasılsın ciğerim, görüşemiyoruz valla, eh düştük bir kere kapitalizmin avucuna... Gerçi fazla bir tüketimimiz yok ama biraz ihtiyaçlarımız var be dostum...
Burada genellikle edebi yönü kuvvetli (olmasini umut ettiğim) yazılar yazmaya gayret ediyorum, eh öyle olunca da işin zevkli kısmı olan “günlük kısmını” ıskalıyorum bazen. Blogumda bu eksikliği gidermek üzere “Dünlük” isminde yeni bir kategori başlatiyorum. İsmini böyle seçtim çünkü yaşadıklarımı günü gününe kaydetmek benim tempoma göre imkansız gözüküyor.
Yukarıda gördüğünüz paragrafı yazmak tam yirmi dakikama mal oldu çünkü yeni aldığım bilgisayarın klavye ayarlarını değiştirerek Türkçe’ye çevirmiş bulunuyorum. İnanın bana büyük i’ leri, ğ’ leri tekrar görmek beni çok mutlu etti. Çok iyi hakim olduğun bir dilde aşina harflerle ve dolayısıyla aşina kelimelerle kendini ifade ediyor olmak büyük özgürlükmüş, bunu şimdi daha iyi anlıyorum. Klavyeye bakmadan yazabilmeyi becerirsem işim bayağı kolaylaşacak çünkü harflerin yerleri Türkçe klavyeyle aynı, farklı olan her tuşun üzerinde yazan harfler ve simgeler...