28.10.2006

Gidiyorum Anacım


Sevgili arkadaşlarım,
Önümüzdeki salı günü Atatürk Havalimanı' ndan kalkıyorum.
Şimdilik memleketten bu kadarmış,
Yayınımıza kısa bir süre sonra gurbetten devam edeceğiz...

Blogcuya geldiğim ve kayıt olduğum güne şükürler olsun,
Şükürler olsun ki sizleri tanımışım.

Yazışmak ve görüşmek üzere, şimdilik hoşçakalın...














23.10.2006

Bayram


Galiba büyüklerimiz için daha fazla şey ifade ediyor BAYRAM.

Ve sanki kuşaktan kuşağa geçerken bir parça daha kaybediyor kendinden, hem nicelik hem de nitelik olarak.

Annem taşınma konularında yardım etmek üzere İzmir' e gelmişti üç gün önce. Ana oğul beraber saldık kendimizi tozlu rafların eski kitapların arasına.

21.10.2006

İnsanoğlu Kuş Misali


Takip eden arkadaşlarım bilirler, uzun zamandır ağzımda bir "gitme" lafı dönüp duruyordu. Lafı böylesi geveleyip durmamın nedeni ise işlerimin henüz kesin bir sonuca bağlanmamasıydı. Kesin sonuç bu sabah saat 10 sularında bir kargo görevlisinin elinde ulaştı bana. Mart ayından beri süren tasarılar ve organizasyonlar nihayet başarıyla sonuçlanmış oldu.

Kargo görevlisinin getirdiği şey 9 aylık amerikan vizesiydi. Sevgili arkadaşlarım, en az 9 ay en çok bir buçuk sene kalmak üzere ABD, Florida eyaleti Miami şehrine gidiyorum. Burada kendi mesleğimle ilgili olarak maaşlı bir staj programında çalışacağım.

8.10.2006

EVETSE ÇİÇEK AÇ


Saksıdaki çiçeğim,

şu an sana bakıyorum.
Acaba bazen sen de beni
izler misin?

Evetse çiçek aç.

Sana sorular soruyorum.
Ama sen cevaplarını öğrenmemden
korktuğun için susuyorsun.

Evetse çiçek aç.

Senin ömrün topraktan gelmiş
suyla birlikte.
Benimkiyse alnımdan süzülerek
terle birlikte
toprağa mı gidiyor?

Evetse çiçek aç.


6.10.2006

Hayatımın Filmi


Bu yazı 5 yıl önce yazdığım bir yazının biraz geliştirilmiş bir versiyonudur.
Sanırım, buradan bakınca biraz uzun gözüküyor...
Gözünüz korkmasın, elimden geldiğince akıcı olmasına çalıştım.

**
Benim bir sinema oyuncusu olduğumu çoğunuz bilmezsiniz. Zaten ben de çıkıp her yerde söyleme meraklısı değilimdir. Evet dostlar, bu vesile ile hepinize açıklayayım o zaman

Ben bir oyuncuyum, hatta öylesine bir oyuncuyum ki, oynamazsam bir saniye bile yaşayabileceğimi sanmıyorum bu dünyada. Neyse ki şansım yaver gidiyor da her zaman farklı bir projenin içinde buluyorum kendimi. Evet, tahmin ettiğiniz gibi yine büyük bir prodüksiyonun göbeğine düşmüş bulunuyorum. Bu yeni filmden bahsederken ne kadar heyecanlandığımı tahmin edemezsiniz, bakın ellerim titriyor şu anda… Sanırım bu film hayatımın filmi olacak.

Tamam biliyorum, çok tecrübeli bir oyuncu sayılmam henüz. Hatta replik ezberleme konusunda en berbat on oyuncu arasına rahatlıkla seçilebilirim. Ama kim ne derse desin, başrole kabul edildim işte bir kere. Demek ki, replikleri bülbül gibi şakımak çok ta marifet değilmiş… Uff, bilmiyorum ya, kafam karışık biraz. Önümde zorlu bir maraton var, hazır olmak zorundayım.

2.10.2006

Çünkü Yazmam Lazım


İnanın çok önceden başlamak isterdim bu blogculuk zanaatına. En yoğun olduğum bu günlerde değil de evde sıkıntıdan patlayıp yeni ve gereksiz hobiler edindiğim öğrencilik yıllarımda başlasaydım keşke, diyorum. Hazır ders te çalışmıyorken bari bir işe yarardı yazdıklarım. Ama o zaman internet teknolojisi bu kadar yaygın değildi di mi? Hotmail’ den bir hesap açıp mutlu olduğumuz günlerdi.

Birçok kişiye ulaşabilecek yazılar yazma fikri her zaman heyecanlandırmıştı beni. Bu yüzden elime kağıt kalem aldığım ilk zamanlardan beri bir dergide ya da gazetede yazmanın hayalini kurardım. Benimkisi biraz müşkülpesent bir tutkuydu. Doğru dürüst okumadan, özümsemeden hababam yazmak… Geri dönüp o zamanlarda tuttuğum günlüklerimi okuyorum da, gerçekten çok komik ve eğlenceli geliyor ama boş biraz.