2.12.2009

CIVILTILAR


Daha önceden blog başlığı altındaki cümleyi sık sık değiştirirdim, hatırlarsınız. Bir dönem "bilinçaltı sayıklamaları" olarak adlandırıyordum onları. Çocukluktan kalma sözler, anılar şeklinde başlamıştı. Sonra ne bulduysam yazmaya başladım. Arkadaşlardan aldığım tepkilere bakılırsa fena da değillerdi; yer yer komik, yer yer sorgulayıcı cümle parçacıklarıydı. Bir nevi "mini bloglama" olarak ta düşünebiliriz bu çabayı. Mini yazılar, blog güncellenmediği zamanlarda sayfayı hiç olmazsa bir nebze taze tutmaya yarıyordu. Ya da ben öyle zannediyordum.

>>

Sonra birgün "twitter" çıktı piyasaya. Bir seferde 140 kurşun atabilen kısa menzilli silah gibi verdiler elimize. Zaten yaşadığımız çağ gereği işeme süremizi bile minumuma çekmişken bu tek atımlık silahları hemen benimseyiverdik. Genelliyorum ama henüz ülkemizde tam anlamıyla yaygınlaşmış değil. Belki de doğu kültürüne fazlaca uygun olmadığındandır.

Bilmeyenler için kısaca özetlersek... Cep telefonundan mesaj çekmekle kabaca aynı, her ikisinde de karakter sınırlaması var. Ama tvittırın mesajları tüm takipçilerinize yollanıyor. İngilizcesi "follower" olan takipçiye "yoldaş" diyenler var. Hafif rus kominizm dönemlerini andırsa da bence güzel kelime. Ama şu var, arkadaşlık mekanizması feysbuktaki gibi karşılıklı değil. Yani siz birinin yoldaşı olmaya karar verdiğinizde o kişinin de sizin yoldaşınız olmasını beklemiyorsunuz. Ama olursa mutlu oluyorsunuz. Yoldaş yoldaş takılıyorsunuz. Bir yoldaş bir yoldaşa, bre yoldaş gel beraber yoldaşistanda bir yoldaş simit evi açalım demiş mesala.

Ha, yeni birşey değil. Feysbuktaki durum (status) yazılarında da benzer bir tat vardı zaten. İnsanlar tuvalete gitmeden ya da çoraplarını giymeden önce tüm arkadaş listesini haberdar etmekteydi. Hatta çorabın iki teki arasında onlarca yorum alıp bunlara cevap yetiştirenler bile oluyordu. Fakat tivıttır bu işi daha da kolaylaştırdı. Diğer tüm teferruatı silip sadece 140 karakterlik mesaj kutularını bıraktı. Destekçi yan programlarla da video, fotoğraf gibi medyanın paylaşılmasını sağladı. İyi mi yaptı kötü mü yaptı bilinmez ama kısa sürede birçok kullanıcı yakaladığı kesin. Ben de kendi adıma çok sevdim. Çünkü daha önceden yaptığım "bilinçaltı sayıklamaları" konseptine çok benziyordu. O an aklıma gelen ilginç şeyleri anında görüntü şeklinde paylaşmaya başladım. Sonra blogır' ın sunduğu bir müfettiş "gecıt" sayesinde tvittırımı blog sayfama yönlendirdim. Yani sizin "Cıvıltılar" başlığı altında yan sütunda gördüğünüz yazılar aslında benim twittır hesabıma yazdığım şeylerdi.

Bu yazı "aman tvittıra gelin çok eğleniyoruz" şekilinde bir yazı değil tabi ki. Tvittır şüphesiz ki bloğun yerini tutamaz. Ana yemek öncesi ağzımıza attığımız fındık fıstık olabilir anca. Ama kullanışlı özellikleri olduğunu da inkar edemeyeceğim. Mesala çok yakında askere gidiyorum. İnternet kullanma zamanım muhtemelen kısıtlı olacak. Hafta içindeki gözlemlerimi bir deftere karalayıp (çağlar' ın kara kaplı defteri gibi) çarşı iznimde tvittırda yumurtlamayı planlıyorum. Bakalım görelim.

Hal bu iken bir şarküteri geleneği olan "tepe yazılarına" da bir son verdiğimi açıklıyorum. Bundan sonra onları daha sık olarak tvittır' da ya da bu sayfaya yönlendirilmiş haliyle cıvıltılarda okuyabilirsiniz. Hatta eski bilinçaltı sayıklamalarımı da yavaş yavaş tvittırda paylaşıp orada mütevazi bir arşiv oluşturma hevesindeyim. Bakalım görelim iki.

Tvittır adresim:

Bu arada bu akşam askeri sınava girmek üzere İstanbul' a gidiyorum. Oradan alacağımız sonuçlara göre nasıl bir askerlik yapacağımız belli olacak. Karacı mı, havacı mı, sucu mu, ayrancı mı olacağımız belli olacak. Bakalım görelim üç.

5 yorum:

Çağlar dedi ki...

Hadi bir az da, iki iyiydi, üçe niye çıktın ki.
Habersiz bırakma ha.

mit dedi ki...

Twitter'a bir ara ben de sarmıştım ama çabuk sıkıldım. Kısa kelimeler bana göre değil, uzun metrajlı bir adamım ben. Hoş, boyum 1,60'ı geçmiyor ama :)

Askerlikte ise şimdiden başarılar. Allah hayırlısıyla gidip gelmeyi nasip etsin. Orada da unutamayacağınız anılar ve arkadaşlıklar edineceğinize emin olun. Sevgiler...

alpernatif dedi ki...

Amanıııın
en büyük asker bizim asker
Askerliği iyice öğrenirsen nefer çağlar bilir karakterinin başına onbaşı hatta onbeş-yirmibaşı olarak bile getirebilirim ileride :)))))

Teecetveli dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Şarküteri dedi ki...

ÇAĞLAR:
Kendimi durduramadım. Ama dörde kadar da abartmadım. Açıklanır açıklanmaz... Çok yakında bu sayfada!

MİT:
Teşekkürler Mit. Tvittır da öykü yazmaya girişen de var. Cep telefonundan arkadaşlarıyla sohbet için kullanan da... Yani tercih meselesi. Askerlik ile ilgili temennilerin için teşekkürler. Hayatın değişik bir dönemi olacak orası kesin.

ALPERNATİF:
Aman hocam nefer çağlar karakteri bir albay kadar önemli bir karakter. Ne haddimize.

TEECETVELİ:
Blogırın twittır gecıtları şaşmış. On kadar değişik gecıt denediysem de hep aynı sorunla karşılaştım. Dünya çapında bir sıkıntıymış. Düzelir düzelmez yine "cıvıltılar" başlığı altında gözükecek. O zamana kadar

http://twitter.com/sarkuteri

adresinden kontrol edilebilir.