9.09.2007

Kuzeye Giderken Dört


Ne zaman bir yazı dizisine başlasam illa ki bir yerlerde tıkanıp kalıyorum. Yine öyle oldu işte, yazılar daha kuzeye çıkamadan ben kıble rüzgarlarıyla çoktan güneye indim. Tatil bitti ve yine çalışır hale geldim.

Okuyucu beni dinle, eğer beraber olup el ele verirsek bu zor günleri de aşar tekrar paranın para olduğu, yüzümüzün güleç, kafamızın dinç olduğu mutlu blog günlerine dönebiliriz. Şimdi senden tek istediğim, yazıyı sanki hiç ara vermemişiz gibi okumandır. Var say ki ben hala tatildeyim ve hala kuzeye doğru gitmekteyim. Hoş, bu benim de çok istediğim bir şey zaten... O halde şu andan itibaren geçmişe dönüyor ve kaldığım yerden devam ediyorum. Anlaştık mı? Gel sana bi sarılayım be okur!
   
>>


Kesik yol çizgileri sağımdan solumdan geçe dursun, ben elimde susamsız ama gevrek direksiyon simidiyle döne durayım ve saatler de sol bileğimden aka dursun... Az gideyim, uz gideyim dere tepe düz gideyim ama dönüp arkama baktığımda bir de ne göreyim? Daha ancak 25000 arpa boyu yol gitmemiş miyim? Yetmez! Hele koca bir eyaleti boydan boya aşmak isteyen bir insan için oldukça azdır.

Serinin daha önceki yazılarında belirttiğim gibi biraz biçimsiz bir saatte çıkmıştım yola. Çok fazla karanlığa kalmamak için sabah ondan önce çıkmalıydım. Oysa şu an neredeyse öğlen üçtü ve ben daha Mayami il sınırını geçmiş değildim. Tek tesellim, daha önceden sanal bir şekilde bu yolculuğu yapmış olmak ve güzergahı iyi bilmekti. Sanal yolculuk, gugıl ört' ün sunduğu bir hizmet olup sanırım şu anda sadece ABD' de kullanılıyor. Bu sisteme çıkış adresini ve varış adresini girdikten sonra iki nokta arasındaki ulaşım önerilerini görüyor ve dilersen bir helikopterde gider gibi bu yollar üzerinden kuş bakışı uçabiliyorsun. Haa, sistemdeki grafikler henüz üç boyutlu olmadığından bütün binaları ve köprüleri sakız gibi yere yapışmış halde görüyorsun ama buna da şükür, sonuçta kafanı karıştırmadan en kısa yolu buluyorsun.

Amerika' da yaşamak bu ülke hakkındaki varsayımlarımı çürütüyor yavaş yavaş. Bunlardan biri de tüm otoyolların çok geniş, bakımlı ve bedava olduğu idi. Öncelikle bedava değilmiş, bunu her iki adımda bir önüme çıkan gişelerden anladım. Sık sık durup üç-beş dolar uzatmak bir zaman sonra öyle bir hal aldı ki, gişe memurları para bekleyen dansözler gibi görünmeye başladı gözüme. Bir işe yaradıkları da yoktu hani, ne gerdan kırmaktan ne de göbek dalgalandırma tekniğinden anlayan bu memurların bildiği tek şey alınlarına yapıştırılan her dolar karşılığında bir makbuz vermekti... Yolların genişliğine gelince, o da fos çıktı... Çoğu zaman delik deşik ve onarım altında olan eyalet yolları  iki şeritli olmakla beraber, sağ şerit genellikle tırların işgali altındaydı. Haa, bütün bunlar beni yıldırdı mı? Hayır... Ne yapıp ne edip 211 dolarlık hız ihlali cezasını almayı hak ettim.

Öncelikle benim suçum değildi, bunu bilmenizi isterim. Birincisi, mil-kilometre bazında bir kafa karışıklığı vardı, daha önce bahsettim... İkincisi arabadaki tuhaflıktı, sen o kadar yüksek hızla gidip hiçbir motor sesi çıkarmazsan ben daha çok gaza basmaz mıyım? Bizler babasının tofaş arabasıyla sürücülüğü öğrenmiş bir kuşağız. Tüm aile terbiyemiz, bağlı bulunduğumuz şoförlük ekolü hep motorun sesini baz almaktadır. Örneğin motor sesi arttığında vites değiştiririz, örneğin yüz kilometrenin üzerine çıktığımız anda, annemiz arkadan "bağırttırma oğlum şu arabayı" diye seslenir ve hız keseriz... Fakat gelgelim, yeni nesil arabalar sessiz, hızlı ve tehlikeliler. Ve dahası, hiç beklemediğimiz bir anda polislere karşı mahçup edebilirler bizi.

Olay yaşandığı zaman Corcia Siteyt sınırlarına girmek üzere I-75 isimli eyalet yolunda normal bir hızla seyrediyordum. Bu normal hız diğer araçlara göre normal, yere göre biraz hızlıydı. O ana kadar benimle beraber seyretmiş olan araçları -her nedense- birer birer sollamaya, yer yer de sağlamaya başlamıştım. Bu, muhtemelen onların hız kesmelerinden ileri geliyordu ama o anki ruh halimle bunu idrak edemedim tabi. Adamlar polisin nerede beklediğini biliyorlardı belki de... Uzun lafın kısası aynen filmlerdeki gibi bir polis arabası gördüm, yolun hemen sağında bir çalının arkasına saklanmış halde duruyordu. Önünden tam olarak 91 mil (140 km) hızla geçtiğimde artık herşey için çok geçti, çoktan ışıklarını yakıp peşime takılmıştı. Tabi, sakince yavaşlayıp kenara çektim. Daha önce de trafik polisleriyle muhattab olmuşluğum vardı ama insan haliyle biraz tırsıp kurbanlık koyun psikolojisine giriyor böyle anlarda. Hemen arkama parkedip arabadan çıktı. O anda gazı kökleyip oradan kaçmaya kalksam acaba akşam haberlerine yetişebilir miydim? "Türk uyruklu genç polisten kaçarken helikopterimiz tarafından böyle görüntülendi" diye izlerdim... Hatta o görüntüleri kaydedip filmimde bile kullanabilirdim, havadan çekilen bir sahne filmi oldukça güçlendirebilirdi. Evet, aşağıda gördüğünüz vidyodan bahsediyorum. Yol boyunca elimden düşürmediğim kameramla birçok görüntü çektim, amacım "bir yol hikayesi" tadında montajlayıp kamuoyuna sunmaktı. İşte aşağıda izleyeceğiniz (belki de çoktan izlediğiniz) filmde polis arabasının, benim sağ aynadan yansıyan görüntüsünü göreceksiniz. Memur Bey elinde kağıt kalemle ceza yazarken ben de çaktırmadan bu görüntüyü çekiyordum. Benimkisi de böyle bir manyaklık işte... Neyse, yanıma gelen memur selam vererek İspanyolca konuşmaya başladı önce. Allahın gücüne gitmesin, benim tip doğuştan aztek kızılderililerine benzediği için bu tür karşılamalara pek alışıktım. Hatta bilsem ispanyolca konuşmaya da razıyım ama on aydır burada olmama rağmen iki çift lafı biraraya getirmişliğim yoktu. "Sör" dedim. Denizde kum, bende ispanyolca yok, sen iyisi mi ingilizceyle devam et... 

"Sizi ne için durdurduğumu biliyor musunuz?" dedi. 
"Sanırım yüksek hızla gidiyordum" diye cevap verdim. 

Ama sonradan böyle bir cevabın çok salakça olduğunu düşündüm. Bankayı soyan adamın "Sanırım beni bankayı soyduğum için yakaladınız" demesi gibi birşeydi... Devam etti polis: 

"Bakın, bu yoldaki azami hız sınırı 70 mildir ama bizim tespitlerimize göre siz  tam 91 mil ile gidiyordunuz" O an içimden hayıflandım: 

"Hadi canım rahat 115 mili görmüşlüğüm var"
-Ehliyetinizi görebilir miyim?
-Tabi buyrun...
-Bu araba kiralık mı?
-Evet (ne yani, alamaz mıyım böyle bi tane?)
-Sanırım öğrencisiniz.
-Yok hayır, çalışıyorum (J1 vizesini görünce böyle dedi büyük ihtimalle)
Bu diyalog zamanla şu hale gelecekti:
-Vay, Türkiye' de golf oynaması gerçekten ilginç olurdu.
-Ne zaman gelirseniz beklerim.
-Umarım ileride bir gün...
-Tanıştığımıza memnun oldum.
-Ben de çok memnun oldum, iyi yolculuklar.
Ayaküstü öyle sıcak bir muhabbet yaşadık ki, neredeyse bana ceza kestiği için teşekkür edecektim adama. Moralim hafif bozuk ama yine de güleryüzlü bir ifade ile yola döndüm...

Yol uzun, yol sabırsız
Yol cüzdandan azalıp yol gözlerde büyüyen
Yol kavuşmadan önceki son ilmek
Yol toz, yol toprak
Yol sağ omuzdan uzanarak belimize inen ağrı
Yol bayan yanı, yol cam boyu
Yol aşılsa dahi geri dönülmesi gereken

Tek başıma bu seyahate çıkmaya karar verdiğimde ilk aldığım tepki "şaşkınlık" olmuştu. Yolların bir şekilde aşılacağı belliydi ama tek başına direksiyon sallamak sıkıcı değil miydi? Uçağa binip zırt diye gitsem olmaz mıydı?.. Zırt diye gitmek sorun değildi ve hatta araba kiralamaktan da ucuza gelebilirdi ama bu başka bir şeydi yahu, bu bir kendini dinlemek, bu bir içsel seyahat tadındaydı... Vallahi de bu tadı aldım ama aşağıdaki görseli hazırlayıp sizlerle paylaşmasam emin olun ki daha az tatmin olurdum. Bu film, Brad Mehldau' nun Eksit Müsik (Exit Music- Aslında Radiohead' in parçası) isimli parçası ile montajlanmış bir yol hikayesidir. Biraz da Maykıl Nayt' a ve karaşimşeğe gönderme var... Kendi elcazımla hazırladım, umarım beğenirsiniz...

NOT: Tam aşağıda video kutusu gözükmediyse sayfayı tekrar yüklemeyi deneyin. Video Blogger' ın kendi veri tabanına yüklenmiştir. Başka bir yerde kopyası yoktur.

 

Kuzeye Giderken devam edecek, lüfen hattan ayrılmayın...


ÖNCEKİ YORUMLAR:

Yazan:huysuzundunyasi | Tarih: 2007-09-11 00:58:00
Konu: ...
video filmini seyrederken içimden arabanın içinde olmak, kafanı şişirene kadar seninle sohbet edip boğulduğun o derin sessizlikten çıkıyor olmana yardımcı olmak geldi valla :) demek yec araba kullanırken hakikatende çok ciddi oluyormuş he :)
final sahnesinin wc de bitmiş olması gözlerimi yaşarttı ama yec... 
bunu bize yapmamalıydın :P
hadi git artık ta yap şu tatili yaaa... sen dönmemişsin gibi hareket ediyorum burda ama her an bozulabilir durumum haberin olsun ;)
...........
Selam Huysuz, sadece araba kullanırken değil ben herzaman böyle ciddiyim. Hayatta en sevdiğim şeyler, ciddiyet, disiplin ve asık surattır. Hehehe...

Valla sessizlikte boğulduğum falan yoktu aslında ama seninle sohbet etmek eminim ki güzel olurdu huysuz...

Final sahnesine gelince, ona VeCe deyip geçmemek lazım, orası bir nevi kendinle yüzleşme, hesaplaşma mekanı... Şu ana kadar yaptığım tüm video çekimlerinde illa ki bir tuvalet sahnesi olmuştur, burada da kişisel geleneğime devam edeyim dedim. 
Yazan:caglarbilir | Tarih: 2007-09-12 21:02:04
Konu: en nihayetinde
benim kucak bebesi nihayet tamirden geldi de seni rahat rahat okuyabildim, izleyebildim.
ya uzun yolda naapmak lazım, arabanın kapılarını kilitli tutmak mı açık tutmak mı. sen açık bırakmışın.. ben kilitliyorum... demir bükey yakınlarda mı. sorsak mı.
..............
Açık mı farkında değilim aslında. O bir ara kendi kendini kitliyodu her seferinde ama ben bişeyleri kurcalayınca kitlememeye başladı. Ben bir haftada çözemedim yani o arabayı, allah sevdiğine bağışlasın... Koskoca ileri sürücülük teknikleri uzmanı Demir Bükey bizimle muhattab olur mu dersin?
Yazan:hbasak | Tarih: 2007-09-13 20:35:42
Konu: .
bana çok hüzünlü geldi bu film....uzun yol, direksiyonda yalnız bir adam, gözlerim yaşardı....Zaten her şeye hüzünlenecek bir moddayım....Bu arada belki farketmemişsindir, ben milli ve dini önem arz eden günleri yurtdışındaki tanıdıklara hatırlatmayı görev edinmiş biri olarak hatırlatayım, ramazan başladı ! Miami ahalisine de hayolsun..
.............
Belki müziğin de bir etkisi olmuştur hüzünlü olarak algılanmasında Başak. Bana da öyle geldi sonradan izleyince. Hatta o hamburgeri yerken çok gariban bakmışım, kendi kendime acıdım.
Evet, Ramazan ayı Mayami Merkez Cami' inde kılınan teravih namazı ile başladı. Tüm müslüman alemine hayırlı olsun... Mahya yı da ateşlemişler:

Sultan of ilevın manths, velkam!
Yazan:dolphin | Tarih: 2007-09-14 12:28:49
Konu: ...
yurt dışındayken benim de başak gibi hatırlatıcı dostlarım vardı :)
dolphin bugün ramazan başladı, bu gece kandil bak ona göre haaa tarzında :)
miami camiisi atmasyon dimi yec'im? yoksa varmı sahiden?!!!
...........
Evet herkese lazım böyle arkadaş, hele gurbetliklere...
Miami Camisi atmasyon olur muymuş, aşkolsun... Peygamber efendimizin sakalı bile var içinde... 
 Yazan:benpacella | Tarih: 2007-09-16 17:33:17
 Konu: Mubarek ayımız hoşgeldi..
Ramazan-ı Şerifiniz mubarek olsun..
Dilerim evinizden bereket, huzur ve sağlık eksik olmaz..
İnsana "insan" olduğunu hatırlatan bu kıymetli ayın kıymetini bilenlerden olmamız ve bu yolda sabit kalan kullar arasında bulunmamız duası ile..

Ailenize selâmlar, hayırlı Ramazanlar dilerim..
Hayırlı, uğurlu, bereketli, sıhhatli, olsun inşaallah..Âmin..
dua ile..
.............
Eyvallah saolasın da buradaki yorumların yukarıdaki yazıyla ilgili olması beklenir.
Yazan:sertalpbilal | Tarih: 2007-09-20 14:45:38
Konu: :)
fotoğraf çok güzel olmuş ya.. kuzeye giderken beşi bekliyoruuuuz :)
***
ekleme: abi ya videoyu daha sonra izledim ve yorumumu genişletmeye mecbur hissettim kendimi. ne kadar hoş olmuş ya inanın tekrar tekrar izledim. ellerinize sağlık cidden benim de atlayıp amerikaya gidesim geldi. yalnız yine de tek başına olmanız inanılmaz hüzünlendiriyor insanı. özellikle uyuduktan sonra haritaya bakan yerde çok üzüldüm. konuşacak kimse olmadan öylece ilerlemek... araba altından nası çektiniz videonun bir kısmını çözemedim ama tek kelime ile harika olmuş. :))
.............
Sevgili Bilal, öncelikle teşekkür ederim. Serinin beşinci bölümü kısmetse önümüzdeki günlerde yayına girecek. Tek başına ve bilmediğin yollarda araba sürmek zevkli aslında. Ama bunu uzun süre böyle yaparsan gerçekten sıkıcı olabilir. Genelde yalnız değilim araba sürerken, bu gezi bir istisna...

Filmin ilk sahnelerinden bahsediyorsun sanırım. Kamerayı tamponun altındaki havalandırma boşluğuna sokup iyice bantladım. Kayıt tuşuna bastım ve arabayı sürdüm, hepsi bu... Arabanın amörtisörleri iyi olduğundan sallanma minumum... Okuduğuma göre sen ve arkadaşların bir film çekme projesi arifesindeymişsiniz. Sonucu merakla bekliyorum. Kendine iyi bak...

Hiç yorum yok: