16.12.2007

Müşteri Memnuniyeti


Kazak aldım. Memnun muyum? Memnunum. Kazağı aldığım mağazanın duvarında yazıyordu bu:

Müşteri memnuniyeti esastır...

Vay be, nerden de bildiler memnun olacağımı? Nerden bilecekler, onların amacı beni mutlu etmek... Onu dene, bunu çıkart, laciverti moru derken memnuniyete adım adım yaklaştığımı anlamadım mı zaten? Anladım, anladım dostlarım ama bu memnuniyet birdenbire gelsin de şu fakirin aklını alsın diye anlamamazlıktan geldim bir müddet.
Müşteri memnuniyeti esastır.

Vay be.

Peki, cebimdeki para bitince de memnun etmeye devam ederler mi bunlar beni? Bu kadar sene memnun olmuşluğumuz var, selamımız sabahımız var, desem...
  
>>

Cık.

Bir pantolonu da çok mu görürler?
Ee o zaman nerde kaldı müşteri memnuniyeti? Parayı aldıktan sonra ben de memnun ederim herkesi, marifet midir? Bunu koca koca harflerle duvarına asacağına de ki:

Benim için para kazanmak esastır arkadaş!

Oh be, o zaman tamam... Kabul. O zaman benim de kafam karışmaz, basit bir ticaret ilişkisi der, geçerim. Ama sen bana memnuniyetle falan gelince şaşırıyorum. Memnuniyet çok büyük kelime, aklına bin türlü şey getiriyor insanın.

Mesela beni bir müşteri olarak memnun etmek istiyorsan en başta kendimi evimde hissetmemi sağlayacaksın.
Mağazanın kapısını çalacağım, kızlar gelip açacak.
Gayri ihtiyari bir sarılacağız önce...
Pabuçlarımı çıkarıp kenarı koyacağım.
"Sizi çok özledik Yecaittin Bey, nerde kaldınız?" diyecekler.
Ah şekerim bir bilsen başıma neler geldi, diye hikayemi anlatmaya başlayacağım.
O sırada başka bir arkadaş kahveme süt isteyip istemediğimi soracak.
Elimle "evet" anlamında bir işaret yapacağım.
Hoş beş sohbetten sonra devamlı mağazada bulundurduğum gri ev eşofmanım gelecek...
Lastiğini büzdürüp bağlayacağım.
Çoraplarımı çıkarıp bir köşeye fıydırmak, kendimi evde hissetme sürecinde yardımcı olacağı gibi çıplak ayakla mağaza zemininde yakalayacağım ekstra yol tutuş da keyfime keyif katacak.  

Bundan sonra tezgahtar bayan arkadaşın belinden kavramış olduğum halde gömlek reyonuna doğru yola çıkmamak için hiçbir sebep kalmayacak dostlarım.
Vay sen kızın yanağından niye makas aldın, gerdanına nasıl buse kondurdun gibi sevimsiz çıkışlar yapmaya hazırlananlara şimdiden söylüyorum:

Yanlış anlamayın, bizimkisi gömlek reyonu yolunda yaşanan çağdaş bir temasıdır. Asıl amaç, alışverişi basmakalıp satıcı-müşteri soğukluğundan çıkarıp akıcı bir insan iletişimine kavuşturmaktır.

Hah, bak söylemeyi unuttum, şimdi müşteri memnuniyeti dediğimiz olayın birden fazla bileşeni var. Müzik te bunlardan birisi.

Benim girdiğim mağazada benim sevdiğim müzik çalınır...

Tezgahtar bayanın, özellikle de soyunma kabininde gömleğimin düğmelerini çözmeye yardım ettiği sırada Barış Manço' dan "Lambaya püf de, hoh deme püf de, perdeyi ört kız, açma da ört kız " isimli şarkıyı duymak isterim. Duymak istemek bir yana benim için olmazsa olmazdır. Bunun dışında beğendiğim diğer şarkılar sırasıyla,

Zeytin gözlüm sana meylim nedendir?
Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç?
Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin?

...gibi musıkimizin soru kökenli şarkılarıdır. Niye soru kökenliler diye sorarsanız, cevabım yine soru kökenli olur:

Sizin üzerinize vazife mi?
Kızmayın, şaka...

Ben mağazadayken diğer müşterilere saygı duyarım ama davranışlarımı onlara göre değiştirmem. Afedersiniz de insan evinde yellenirken çekinir mi? Eee burada bir ev rahatlığı yaşayan benim gibi bir adam hiç çekinmez.

Burnumu da karıştırırım.

Alışverişten sıkıldığım zaman defterimi çıkarıp ödevlerimi yaparım. "Koca eşşek oldun, hala ödev mi yapıyorsun?" diye bir sezeniş olabilir.

Dostlarım, eşofmanımı çekmiş, iki seksen yere yayılmışken aklıma başka ne gelir? Açarım ünite dergimi, kaldığım alıştırmadan itibaren çözmeye başlarım. Bu arada mevsimine göre elmadır, portakaldır birşeyler dilip getirmek te mağaza sahibinin boynunun borcu olsun.

Evet, bunlar ilk aklıma gelen hizmetler. Gerisi için biraz düşünmem lazım.
Yuh mu?
Abarttım mı?
Olmaz olsun mu benim gibi müşteri?

Aaa o zaman indireceksin duvardan o yazıyı ve böyle iddialı söylemlerle vatandaşın gözünü boyamaya kalkmayacaksın.
Sinirlendim.
Sinirlenince ağzım kuruyor.

Kızım soda yok mu dolapta?


ÖNCEKİ YORUMLAR:

Yazan:imbirgaripsinbirgaripler | Tarih: 2007-12-17 01:05:57
Konu: ilahi :)

ilahi yec fantazi olmuş bu ya hu heh heh.. ama doğru hiç inandırıcı deil.yani çıkar ilişkisi var bi kere. iki taraf da kazanmak istio bu durumda en gerçeğinden müşteri rakibimizdir yazsalar ya ehe :) bu da fazla mı gerçekçi oldu ne :)
şu mağazadaki kızlar peşimi bıraksalar en azından memnun olacağım bir nebze. yani bayan olduğumdan rahatsız ediyolar beni, erkekler gayet memnundur kızlardan herhalde ehe:)
tepemde zebelllah gibi dikiliyorlar. en yapmacığından "ayyy bu çok yakıştı, en güzeli bu" diyolar. yani her denediğim kıyafete deme be kardeşim.yapmacıklığını bi belli etme. zaten suratında bi kutu boya mimikleri bilem belli olmuo fesupanallah
hatırladım sinir oldum gene bak
..............
Müşteri velinimetimizdir demek aslında, müşterinin alım gücü velinimetimizdir demek oluyor. Ticari ilişkilere insani kılıf bulunmasına bozuluyorum...

Müşterilerimin güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim. Lafa bak, lafa... Boş amca söylüyor. Ee sen insanların güvenini kaybedersen para kaybetmeyi garantilersin zaten. Burada amaç güven duygusu pekiştirmek mi, kasaları doldurmak mı? Dürüst olalım bay boş. Neyse çoştum...

Yoo erkekler için de sıkıcı oluyor bazen. Mağaza da başı boş dolanmanın imkanı yok. Fantazi kısmına gelince, yorum yok. Takdiri okuyucuya bırakıyorum :)
Yazan:SunnyCameHome | Tarih: 2007-12-17 02:05:20
Konu: ***
yazının anlam ve önemini anladım ama ben alakasız bir şeye takıldım...
ünite dergimi açıp ev ödevi yapmak istediimmm...
bi de aklıma ödevler yapılırken kurşun kalemle kırmızı kalemin avucun içinde hızlı hızlı değiştirilişi geldi.. sonra atlas marka uçlu kalemler vardı... dışları plastik.. sarısı yeşli pembesi mavisi olurdu... rotring tombo da neymiş... peh...
aa dağıldım ben... neyse...

ticari ilişkilere insani kılıf... hıhım haklısın ama... pazarlama işte...strateji işte.. onu da biz icat ettik.. dönüp dönüp insanlığımızdan vuruyoruz kendimizi...
.............
Ünite dergilerinde bazen "şimdi de şunu şunu düşünüp arkadaşlarımıza anlatalım" gibi ödevler olurdu. Ben de bunları es geçip düşünmediğim için çok suçlu hissederdim kendimi. Atlas kalemlerimin arkasını da öyle bir yerdim ki o beyaz tüp bir ciklet gibi yamuk yumuk olurdu. Arkasındaki silgi kapağı en fazla iki gün dayanır sonra kaybolurdu. Bi de o kapağı dile yapıştırma muhabbeti vardır. Dişlerle sıkıştırıp havasını emip dil üzerine yapıştırarak bir ders hiç düşürmeden orada tuttuğumu hatırlarım. Benim de anılarım depreşti... Konudan uzaklaştım.

Neyse, öyle işte güneşli...
Yazan:birdemetmavi | Tarih: 2007-12-17 09:28:02
Konu: günaydın ..

Bu ne sevgi ah bu ne ızdırap ?
Bursalımısın kadifeli gelin ?
Ellerim böyle boş boş mu kalacaktı ?
Göze mi geldik, sen mi unuttun ?
Kız sen istanbul'un neresindensin ?
Nasıl geçti habersiz ?
Neyleyim köşkü neyleyim sarayı ?

gibi şarkılarda olabilir repertuarda ..
onlarda soru işareti ile biten eserler ..
ayrıca içinde süt banyosu yapılması için bir jakuzi fena olmaz ..

hiçbiri yoksa ..
kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime deyip mağazayı terketmek gerekir zannımca :))

iyi haftalar :)
..........
Vallahi bravo, düşünüp düşünüp başka bulamamıştım ben. Amma çok soru soran şarkı varmış meğerse.

Aslında mağazalar alışılmış kalıpların dışına çıkabilirler hakkaten. Mesala tabanı tamamen doğal toprakla kaplı, çimler, güller, papatyalarla kaplı bir mağaza hayal ederim hep. Ama insanlar ayağımız çamurlanacak diye girmek istemeyebilirler. Yahu ne önemi var, azıcık değişiklik olsa fena mı?
Süt banyosu, pahalı olur sanki. Bi de o sütü içmek isterim ben.
Yazan:hbasak | Tarih: 2007-12-17 12:16:04
Konu: insani laflar

Yok, ben senin kadar kızmıyorum sözkonusu 'insani' laflara. Hiç kimseyi memnun etme çabasına girmeden vurgun vurup para kazanma derdinde olan o kadar çok insan ve kuruluş var ki! Birilerinin en azından müşterileri memnun edip, güvenlerini kazanıp bu sayede para kazanmaya çalıştıklarını ifade etmesi iyi...Para verip paramla rezil olmayayım, karşılığında malımı hizmetimi alayım da bana yeter...Aile sıcaklığı, dost yakınlığı vaatleri hoş değil tabi, işletmenin işini ciddiyetle özenle yapacağını bildirmesinden başka bir şey bekleyen yok...
.............
Diyorsun ki gölge etme başka ihsan istemem senden... İşini doğru zamanda yapıp bitirenden, kaliteli mal satandan yana bir şikayetimiz yok. Ama karnımız da laf oyunlarına, duygu sömürüsüne ve bilimum pazarlama tekniklerine tok.
Yazan:somebuddy | Tarih: 2007-12-17 12:36:42
Konu: bu yorum sansürlenmeli midir? ;)

yalandan nefret etmem alışverişten ettiğim kadar :) bir tükkana girdiğim zaman işte bu nedenledir ki, bluzlar, pantolonlar, ayakkabılar, donlar üzerime üzerime gelir.. satış elemanları potansiyel düşmanımdır, hele hele "bir de şunu denemek ister misiniz?" diye soranlar.. 10 dk.dan fazla kaldım mı kabinde afaganlar basar, zor atarım kendimi dışarı.. gerçi içeride "Lambaya püf de, hoh deme püf de, perdeyi ört kız, açma da ört kız" eşliğinde gömleğimin düğmelerini çözmeye yardımcı eleman varsa biraz daha uzun kalabilirim zannımca :p işte bu yüzden de benim için hiçbir koşulda sağlanamaz "müşteri memnuniyeti" ne yazık ki..

tek türlü "alış-veriş"ten memnun olurum.. onu da buraya yazamam.. ayıp olur :p

ve dediğin gibi memnun etmek istiyorlarsa müşteriyi, dürüst davranmalılar herşeyden önce.. bir .rospu misali.. "paranla doğru orantılı memnuniyetin anacım" diyebilecek cesarete sahip olmalılar :)

bir de aspavaların birinde dürüm yerken fark ettiğim bir yazı asılıydı duvarda.. S.A.V. söylemiş: "hakkımda ne düşünüyorsan, Allah sana iki katını versin".. tükkan sahibi nasıl korkuyorsa artık müşterilerin düşüncelerinden, böyle bir tehditte bulunmakta bulmuş çareyi sanırım :) o yazıyı okuduktan sonra soslu dürümü nasıl huşu içinde indirdim mideye artık sen düşün ;)

hamiş: bir de unutmadan.. bob dilın'ın ay vant yu su farklı, elvis'in ki farklı.. ama ikisi de güzel.. :)
.............
Yok, sansürlenecek bişey göremiyorum. Çok güzel demişsin hayat kadınları çoğu zaman daha dürüst. Sundukları hizmeti başka şekillerde kamufule etmiyorlar.

Hakkımda ne düşünyorsan, allah sana iki katını versin sözü, olumsuz eleştiriye kapalı bir söz gibi. Neyse, sonuçta bu adamlar bu sözleri bir yerden bulup rastgele asıyorlar oraya buraya. Anlam kaygıları yok.
Hımm. Elvis' in şarkısını bulayım ben o zaman.

Yazan:atalet | Tarih: 2007-12-17 14:24:32
Konu: .

amannnn
onu asan neden astıının farkında mı sanki..

niyeti bile yok onun..
iyi veya kötü..
görmüştür bi yerde..
asmıştır benzerini arkaya..
hatta sorsan
unutmuştur bile varlıını..

ve hatta belki kendi bile asmamıştır..
devralmıştır dükkanı levhayla beraber..
üşendiinden çıkarmamıştır..

ama yazı..
süper olmuş..
hele gri eşofmanın ipini çkme aşamasında.. koptum..
...........
Saol atalet. Esas amacımız tüketiciyi bilinçlendirmek ya da mağaza sahiplerini dürtüklemek değil. Amaç biraz tebessüm, biraz neşe.
Neşeee, neşee...
Yazan:atkadehielinden | Tarih: 2007-12-19 09:54:06
Konu: ...
satış tekni olsa gerek
nereye ne yazsakda milletin gözünü boyasak
ama bilmiyorlar yec gibilerin oldunu ... :)

şimdiden ii bayramlar
............
Hazır bekliyorum sürekli nerden ne tabela çıkacak diye :)
İyi bayramlar.
 

Hiç yorum yok: