28.02.2007

Bir Sobelemenin Ardından

 
Sobeleme-Ebeleme oyunlarının blogcular arasındaki alışverişi arttırdığına inandığım için elimden geldiğince katılamaya çalışıyorum. Yeni bir sobeleme zinciri imbirgarip' ten bana uzanmış, kendimize en yakın bulduğunuz 5 blogcuyu yazmamız isteniyormuş...

Valla, bu biraz küstüren bir oyun gibi geldi bana... Beş kişiyi yazalım da altıncı ve sonrasının günahı ne? Onu da geçtik, kendini yakın bulmanın kıstasları neler, onu bir öğrenmek lazım. Aynı mahallede oturmak ya da yumurtayı rafadan tercih etmek te pekala kıstas olabilir.


Öte yandan bir çok kişiyi kendime yakın bulmamakla birlikte onların yaptıkları, söyledikleri ve yazdıkları hoşuma gidebilir. Aslını isterseniz, bana yakın olmayanlar daha bir caziptir zaten... Düşünsenize 24 saat hep aynı sıkıcı kendinizle beraberken, bir de arkadaş olarak seçtiğiniz insan size benziyorsa vay anam vay, ütüler de durur kafanızı... Onun ne diyeceğini, nasıl düşüneceğini zaten biliyorsunuzdur.

>>

Öyleyse napalım, bu sobeleme oyunda bir değişiklik yapıp beş kişi saymak yerine bana benzeyen benzemeyen özellikleriyle tüm arkadaş listemdeki insanları kısaca anayım... Böylelikle ne şişi yakayım, ne de kebaptan olayım... Hem de tüm meslektaşlarımı (blogculuk babında) topluca bir yad edeyim. Olur mu? Olma mı...


(Herkese ayrı ayrı link vermiyorum, merak edenler arkadaş listemi kullanabilirler)


Vivaforever


Sonsuza kadar viva. Sanırım adını baharat kızların bir şarkısından almış... Ben geldiğimde buradaydı, eski ve sağlam yazan bir blogcu. Okuduğum her yazısında hoşuma giden en az bir benzetme ya da güzel bir kelime oyunu bulabiliyorum. Dumanlı havaların yazarı, çok uzun ve anlamlı yorum yapabilme potansiyeline sahip...


İpeksol


Anne şevkatli, toplayan birleştiren, buluşturan insan... Blogcuyu ayakta tutan sütunlardan biri de onun sokağından yükselmekte... Her nedense kocasına "eski erkek arkadaşım" diye hitab ediyor. Yok bence sorun değil de, allah muhafaza bir gün dili sürçüp "eski kocam" diyecek diye korkuyorum. Sonra bay T enişteyi biz sakinleştirmek zorunda kalacağız.


Segah


Dört boyutlu uzay-zamandan tadığım kişi. Müzik insanı... Isındıramadık bir türlü onu blog alemlerine...


Denemeyarısması


Saolsun, beni eklemiş... Ben de onu ekledim. Bir sanal alem edebiyat oluşumu... Henüz çok araştıramadım açıkçası. Karşılıklı suskun "arkadaşlarız" işte...


Çağlarbilir


Adıyla soyadıyla bir fenomen olma yolunda giden çalışkan blogcu. Yazı altlarında yarattığı ekstra etkileşim platformu ile piyasada lider... Beni en çok güldüren sayfanın sahibi, iflah olmaz bir blogcu... Kendisine daha çok şey yazacağım ama kıskanılmasın diye burada bitiriyorum.

Butterflyvalley


Dünyaya blog yazmak için gelmiş ama bunu gerçekleştirmek için internetin keşfini beklemek zorunda kalmış olan insan. Kalemşör. Hüdaverdi' nin diğer yarısı. Yazmasa delirecek, yazdıkça da delirmeme garantisi bulunmayan tutku insanı... Örnek alınası, edebiyat sevdalısı, olmazsa olmaz bir zat.


Süleyman 456


Süleyman 456 SL X, klima opsiyonel... Yine 4 boyutlu uzayın İzmir dolaylarından bildiğim, sevdiğim bir dostum. Profesyonel konser seyircisi, caz festivali katılımcısı, kaliteli müzik önericisi. Aynı zamanda matematikçi. Onu da blogcu saflarına çektik bir zaman önce.


Vaveylaa


Motivasyon aşısının piyasaya çıkmasını bekleyen bir blogcu. Özledik artık vavoo, kısa kes artık şu tatili.


Züleyla


Gercek adının "Gratel" olmasından şüphelendiğim blogcu. Kardeşi Hansel ile birlikte yıllar önce ormanda kaybolmuş olması kuvvetle muhtemel... Her yazısında şiir tadı bulunan bir masal kahramanı adeta... Şervud Ormanıyla Hint Okyanusun kesiştiği noktada, kuş lastikli portakal avcılarının hemen iki adım berisinde yaşıyor... Yol mu, para mı, şişe mi; bir düşündüğü var...


Senfoni


Memleketteki şiir okuma açığını tek başına kapatmaya yeltenmiş bir zat. Şiir Eksperi, tanıtımcı, yönlendirici, dikkatimizi çekici insan. Senfonisi hiç tamamlanmayasıca, blogu hiç durmayasıca... Edebiyat sevgisini internetçi, bilgisayarcı tayfaya aşılayasıca...


Hiçaslıyok


Sureti, kopyası, taklidi ve imitasyonu var ama aslı yok. Aslı, kaşıkçı elması gibi kalın müze camları ardında beklemekte... Görene, bilene... Profesyonel ÖSS hazırlanıcısı, bin beş yüz metre engellide soru çözme şampiyonu. Kıvrak, gülecen mizahi uslubun sahibi... Blogumun vaz geçilmez yorumcusu ve kutucusu. Boboların oyun arkadaşı... İstediği bölüme giresice insan.


Drunk


Arızalı monolog servisi. Her türlü tamir ve bakım yapılır' cı. Az ama öz yazan insan. Çok ama öz yazması umulan insan.


Ssiyah


Gercekten siyah, karanlık, gerçek, duygusal şiirlerin-yazıların sahibi. Geçen doğum gününü bir top kekin üzerine diktiği mumla geçiştirdi. Amaç güzelleşmekti o da tam olmadı...


Eryol


Bir teknenin kıç tarafında, elinde bira olması muhtemel içkisiyle birlikte uzanırken tanıdım ilk onu. Aradan altı ay geçmesine rağmen o yerinden hiç kıpırdamadı... Ben de ısrarla takip ettim ama yok, bir insan bu kadar mı rahatına düşkün olur yahu...


Hbasak


Hanımefendi, kibar, üretken, çalışkan ve sabırlı insan. Türkçe' ye hakimiyeti, belgeselci titizliğindeki gözlem yazıları onun ilk göze çarpan özellikleri. Yok olmaya yüz tutmuş el sanatlarını ve adı, şöhreti kaybolmuş ustaları ortaya çıkardığına tanık olduk. Başka sayfalardaki yorumlarını görünce okumadan geçemiyoruz.


Skazka


Bir selam kadar uzak, bir yorum kadar yakın bize... Uzun zamandır tanımıyoruz birbirimizi ama uzun zamanlı yorum arkadaşı olacağa benziyoruz. İm İlhan Berk seviyor.


Arthurdent


Tarihten tut ta, nanoteknolojiye, bilimkurgu edebiyatına ve kendi bölümü olan tıpa kadar uzanan geniş yelpazede merakları var. Böyle giderse kısa bir süre içinde bir başvuru sitesine dönüşecek blogu. Kendisi yorum alamamaktan şikayetçi biraz. Beyler bayanlar pamuk eller cebe...


Gamzeyıldırım


Şimdi ne yalan söyliyim, pek tanımadık birbirimizi... Önümüzde büyük bir lig var, gün olur taşrada bir kentte onunla da kapışırız.


Şehrayin


Şu anda blogunda Fikret Kızılok' un Gecenin tam üçünde' si çalıyor. İşi gücü bıraktım, dinlemeye başladım. Bir şeyleri çok özlemişim ama neleri, çıkartamıyorum...


Dolphinblue


Blogcuya hızlı giriş yapanlardan, çabuk kaynaşma insanı. Buzdolabı mıknatısı koleksiyoncusu. Hırslı, mücadeleci insan. Avatardaki kızın üzerine birşeyler atmasını bekliyoruz artık... Töbe estağfurullah, diyoruz.


Farmau


Kurbağa Kermitle amca çocukları oluyorlar... Hayatını içten ve dosdoğru anlatabilen bir blogcu. Mırın kırın yok, şifreler yok... Gurbete gitmeye hazırlanıyor. Gurbetçi blogcular otelinden rezervasyonunu yaptırdım ben onun.


Figoltx


Eşinin işi dolayısıyla Angola'nın başşehri Luanda'da yaşamakta olan blogcu. Dili akıcı, yazıları son derece ilginç ve okunası… Ben de Miami de yaşıyorum ama çevremi ve gördüklerimi onun kadar titiz anlatıp fotoğraflarla destekliyemiyorum nedense.


Likelife


Şöyle bir bakıp gideyim, dediğim her vakit yazısını baştan sona okutuyor bana. İçimizden bir günlükçü o. Profesyonel bir sinema seyircisi aynı zamanda… İstiklal caddesinde bir oraya bir buraya koşanlardan. Neyse çok yazmayayım da “sefkilisi” kıskanmasın.


İmbirgaripsinbirgaripler


Blogcu daha fazla uzatmasına izin vermediği için adını böyle kısa (!) tutmak zorunda kalan insan. Beni sobeleyip bu yazının ortaya çıkmasını sağlayan esas kişi. Örtmen… İmbir, bir garipsin, bir garip. LER.


Kemiktozu


Zorunlu olarak yapılan her haraketin bünyeyi zımparalayacağını öğreten blogcu. Keşkül adını kullanıyor. Diğer blogcular kendisine “Abla” diye hürmet ediyorlar. Bugüne kadar 1088 adet yorum alıp 985 tanesinde tabağı boş göndermiş... Aşkolsun abla ya, portakal, mandalina da mı yoktu? (Düzeltme: Sanırım blogcu sistemi sıfırlanmış bir ara, ondan öyle gösteriyor)


Dilaya


Hizmet sektörünün aranılan elamanlarından. Bıraktım, deyince üzülüp, blogcuya geri dönünce tekrar sevindiğimiz insan. Yan odadaki arkadaşınla msn sohbetleri yapan, cevaplanmayınca da duvara vurup gerçek titreşimler gönderen bayan.


Handecasus


Bloglara girdiğinde site sayaçlarına yakalanmayan, her an her yerden çıkabilen casus damarlı blogcu. Daha yeni tanıştık biz de, hayırlara vesile olsun inşallah.


Dilsizmütercim


Tek kişilik gizli empatik örgütün kurucusu. Kendi özgün içeriğini üreten ve hakları saklı olan blogcu. Onunla da daha yeni sanal arkadaş olduk. Daha yorum yorum üstüne değmedi. Bakalım.


..........
 
Şablondan bakıldığında az gibi gözüküyor ama işte gördüğünüz gibi tam 28 blogcu arkadaşım var benim. Daha da eklenmeler sürüyor. Her yeni blogcu, beni arkadaş listesine eklediğinde elbette ki mutlu oluyorum. Demek ki yazılarımı beğenenler ve benle daha sık iletişim kurmak isteyenler var, diye düşünüyorum. Ama bir yandan da telaş alıyor beni çünkü blog tutmak kadar tutulanları okumanın da önemine inanıyorum. Şimdi varın siz hesaplayın:

Günde ortalama 3 saat bilgisayar başında kalabiliyorum. Bu üç saatin yüzde doksanı blogcuya gidiyor zaten…Takriben günde ortalama 2 saat 40 dakika sürem var demektir. Peki, ben bu iki saat kırk dakikada 28 blogun hangisini okuyayım, hangisine yorum yetiştireyim? Bir yandan kendi yazılarımı da yenilemem gerekmiyor mu?

Sizden rica edeceğim kızmayın bana, gurbette blogculuk zor zanaat. Uzun süre sayfanızı ziyarete gelemezsem de bozulmayın e mi­? Ben de size aynı toleransı gösteriyorum bak…

Fotokopicilerin duvarında yazdığı gibi “Acele etme, işler yetişir” diyorum, başka da birşey demiyorum.

Arkadaş listesinde adı geçmediği halde yazılarımı okuyan insanlar da var, biliyorum. Onlara da çok selam ediyorum burdan. Zaten onlar okumayacak olduktan sonra ben ne yazardım bunları? (tamam evladım yeterince türbünlere oynadın, bitir artık...)

Sobeleme faslına gelince… Kimseyi sobelemiyorum… Bu hayınlık, bu kan davası bitsin artık, gömelim baltalarımızı arka bahçeye.



ÖNCEKİ YORUMLAR: 

Yazan:ssiyah | Tarih: 2007-03-04 08:18:43
Konu: Gurbet
Tebriğin için teşekkür ederim..
Baltalar konusunda katılıyorum.
Yeni golf arabalı klipler bekliyoruz.. :)
En kısa süre içinde İzmir havasının ciğerlerini tekrar doldurması dileğiyle..
Yazan:caglarbilir | Tarih: 2007-03-04 11:08:21
Konu: ya iyi de
olmadı ki,
fikrimin ince gülü,
gülümü çaldın...


ne diyo bu diyenler için: ben bu şekilde cevap verecektim sobelenmeye. Sen benden atik davrandın, tebrik etmelerdeyim arkadaş.
Ayrıca teşekkürler.
Yazan:handecasus2 | Tarih: 2007-03-04 14:32:53
Konu: :)
hocam nası bi kelime cambazısın sen bilmiyorum.
iyi ki tanımışım bu bloğu ve hafif çatlak yazarını :)  
Yazan:KemiKtozU | Tarih: 2007-03-04 18:24:22
Konu: .
Gidip gelip bakıyorum blogcunun pazar havaları nasıl diye..
Görünce bayıldım eğlencelik güzel okunası bi yazı..Tanımadıklarım var , tanıyası getirenler var..Çok komikler vaarr..Acil tıklanasılar var..Çok keyifliydi..Kendime de çok güldüm..
Yazan:hbasak | Tarih: 2007-03-04 20:16:43
Konu: .
Pek bir övgü düzmüşsünüz, mahçup oldum;ben tanımadıklarımı tıklamaya gidiyorum...
.........
Aaaa ne demek o mahcubiyet bana ait.
Yazan:imbirgaripsinbirgaripler | Tarih: 2007-03-04 23:44:40
Konu: :))
merhaba yec çok güzel olmuş :)çok güzel düşünmüşsün herkesi yazmışsın böylesi daha güzel aslında keyifle okudum.
Yazan:sehrayin | Tarih: 2007-03-05 02:16:44
Konu: Hem çalışkan, hem düşünceli ;)
Gerçekten çalışkanlığın üstünde anlaşılan, kimseyi atlamamış, üşenmeyip herkesle ilgili birşeyler yazmışsın çok da güzel yazmışsın.Helal olsun ne diyim:)
Yazan:hicasliyok | Tarih: 2007-03-05 13:16:16
Konu: yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa bana ne yaaaaaaaa
Ya yec yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
Nefret ediyorum blogcudan yaaaaaaaaaaaaaaa
Çarşaf çarşaf yorumumu yuttu yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa


:(((
:)))


Hüffff :)))


Halbuki çok hevesli yazdıydım bak şimdi hiç bi anlamı kalmadı. Küstüm. Yazmıyorum işte :(((
sonra görüşürüz :))))
ASLı
Yazan:skazka | Tarih: 2007-03-05 22:30:24
Konu: merhaba
kendimi ne şiş bilirdim ne kebap
adımın geçtiğine sevindim ahbap:)
baltayı arka bahçeye gömen,,28 blogcu arkadaşını tanıtan ellerin dert görmesin...  
Yazan:eryol | Tarih: 2007-03-06 12:33:56
Konu: ahoho
dostum, blogcu kardeşim, teşekkür ederim, beni mahcup ettin :) Tekneler benim tek nihai hayalim halini aldı, sevdalıyım teknelere..


Karmaşık ve uzun bir süreçten geçtim, blogum ile ilgilenemedim, sizlerle yazışamadım, sadece sessiz okuyucu olabildim, lakin arada senin yorumlarını okumak, yazılarını okumak ve vidyolarını izlemek kadar keyif verdi :) Artık bundan kelli yazıp yoracağım inşallah.


teşekkürler tekrardan :)
Yazan:ipeksol | Tarih: 2007-03-07 00:59:05
Konu: düş
gecenin bir yarısı..öölesine dolaşıyorum..bizim yec napıyor diye geldim..
inan sebebsiz güldüren yec..züüüpersin sen valla
..
gönlünce kal her zaman olur mu
Yazan:arthurdent | Tarih: 2007-03-07 07:22:05
Konu: teşekkürler :)
Çok güzel olmuş YEC, ellerine, klavyene sağlık :) Varsın yorum almayayım... Aslında yorum almıyorum demem yorum yazanlara haksızlık olur. İsteyen girsin, isteyen okusun, mutlu olsun, faydalansın ya da düşüncelere dalsın, yeter. "Yıka ve çık" hesabı "oku ve çık" olayı. En yakın hissettiğin beş blogu anmak yerine zor yolu seçip tüm arkadaşlarını anlatmanı taktir ettim.
Kolay gelsin...
Kendine iyi bak.
Yazan:senfoni | Tarih: 2007-03-11 00:27:29
Konu: SENFONİDEN
neşet baba'yı dinlemeye geldim, sobeni yeni fark ettim, ince mizah ustası... seni seviyoruz gurbet adamı... seni çok iyi yerlerde göreceğiz(bu ifadeyi babacan bir tavırla söylüyorum)...
kendine çok iyi bak...
Yaşasın Şarküteri/zupermarkıtlara ölüm...
Yazan:zuleyla | Tarih: 2007-03-13 22:37:31
Konu: ...
:) Önerini dinleyip tahta ayakakabı da alcam kendime tam Gratel olcam...
He bitsin bu hayınlık doğru demişin ama bana hala bi sobe borcun var... bani ne işte :P


Bi de:
Ben de teşekkür ederim diğer arkadaşlarım gibi... Bu kalbiniz kadar temiz sayfada bana da bir başlık ayırdığınız için...


En içten sevgilerimlen... 
Yazan:vivaforever | Tarih: 2007-03-14 00:31:12
Konu: Ağlamıyorum, gülümsüyorum..
Biraz rötar ile cevapladım bu yazıyı ama gecenin bir yarısı da gerçekten gülümse doldu yüzüme. Listendeki arkadaşların çoğunu tanıyor, seviyor ve okuyorum..
Senin pencerenden nasıl göründüklerini okumakta keyif vericiydi..


"Konuşan Fotograf" yazın beni hüzünlendirmiş ve biraz da olsa seni teselli edebilmek adına bir kaç cümle yazarak yoruma başlamıştım ama aynı hasreti başka bir ülkede olmasam da çektiğim için teselli veremeyeceğimi anladım..
Eğer o yorumu tamamlayabilseydim ben buradan, sen Miami'den ağlamaya başlar ve gözyaşı seli oluştururduk..


Hüznün ardına kahve sıcaklığında gelen bu güzel ebe sobe yazın için teşekkür ediyorum.. Ve ilk kez bir yazı için bir meslektaşıma (blogculuk babında tabi.. :)) teşekkür ediyorum..


Sevgimle YEC..
Yazan:dolphinblue | Tarih: 2007-04-03 23:47:12
Konu: aaaaaaaa!
allahım nasıl utanıyorum kendimden!
sen bu yazıyı yazalı bir aydan fazla olmuş ve ben ancak şimdi farkedebiliyorum. bu blogcunun blog takip servisi niye hep sekteye vuruyor anlamadım. hergün herkesi ziyaret edebilme konusunda titizlik gösteriyordum halbuki... cidden çok üzüldüm şimdi...


bana dair düşüncelerin için çok teşekkür ediyorum sevgili yec... adresini göndermediğin için bende sana gönderemedim ( senin uymak istemediğin bir anlaşmamız vardı unuttun mu yoksa :)) o magneti nasıl yollıyacaksın bana bilmem artık :)


bu arada havada bulut sen o avatarın örtünmesini unut canım ;)
sevgiyle kal
 

Hiç yorum yok: