13.09.2006

Sobeli-yorum 1


Evet, biz de nasibimizi aldık bu sobeleme furyasından... Fly Hocam yoğun fikir muhakemelerinden sonra bizi uygun görmüş sobelemek için. Bu alemde en çok aylak gezen kim, diye düşünmüş olmalı? Google arama motoruna yazmış, bir de bakmış ki bizim adımız en ön sırada…
 
Belki bütün Blogcu’ yu dolaşacak bu sorularla ilk elden muhattab olmanın verdiği rahatlıkla başlıyorum. Sorular Zaman Gazetesi yazarlarından Melih Arat' a aitmiş. Bir bakalım.

SORU 1 : Düşmanların saldırdığı bir köydesiniz; bütün köy halkı sizin evinizin altındaki sığınağa saklandı. Düşman askerleri evinize girdiler ve sığınağınızın üstünde geziyorlar. Düşmanların çok acımasız olduğunu duydunuz; daha önce bastıkları köylerde herkesi öldürmüşler. Birden altı aylık bebeğiniz ağlamaya başlıyor. Çocuğun ağlamasını kesebilmek için ağzını ve burnunu kapattınız. Ancak bu işe devam edecek olursanız çocuk ölecek. Eğer çocuk ağlayacak olursa sığınağın yeri keşfedilecek siz ve tüm köyün halkı öldürülecek. Bu durumda ne yaparsınız? Çocuğunuzu boğar mısınız, yoksa tüm köy halkının bulunmasına göz yumar mısınız?    

>>

Valla, ilk olarak aklıma takılan bir soru oldu. Sonuçta bu ses bebeğin ağzından çıkmaz mı? Burnunu niye kapatıyoruz anlamadım. Benim de ağzımı burnumu kapatır, sessiz olmaya zorlarsanız can havliyle daha çok bağırmaz mıyım?

Neyse, sonuçta yazar köşeye sıkışmamızı istiyorsa sıkışırız… Tepemizde gaddar askerler var ve benim bebeğim yaygarayı koparıyor öyle mi? Allah aşkına hangi ebeveyn bilinçli olarak çocuğunu boğar ki? Böyle bir sadistlik savaşta da barışta da mümkün müdür? Tabi ki çocuğa dokunmam. Ayrıca sığınak benim evimin altındaymış, yani ben ev sahibi sayılırım burada. Onlar da kaderlerine razı olarak gelmiş misafirlerim.
 
SORU 2 : Yolculuk yaptığınız gemi bir başka gemiye çarparak kaza geçirdi. Titanik ile benzer şartlar altındasınız. En önemli fark bir buzul denizinde değil, Marmara Denizi'ndesiniz. Gemide yeterli sayıda filika yok. İnsanlar filikalara haddinden fazla binmiş durumdalar. İçinde bulunduğunuz filika o kadar dolu ki, filikanın suyun üstünde kalan kısmı en fazla dört parmak kadar. Ufak bir dalga tekneyi batırabilir. Geminin çarpışması sırasında yolculardan biri ağır yaralandı ve sizin filikanızda. Kafasından ağır bir yara almış ve kurtulma ümidi az gibi. Filikanızdaki yolculardan biri, yaralı yolcuyu denize atmayı teklif etti. Birkaç kişi hemen kabul etti. Gerçekten filikadan biri inmeyecek olursa filikanın batma ihtimali çok yüksek. Filikadaki herkes yüzme biliyor. Bu durumda ne yaparsınız?

Şimdi sizlere yaranmak için bin bir yalan söylemek istemiyorum, umut dolu yan senaryolar üretip oyalanmak ta… Yüzme bilmek ayrı şey, saatler boyu yorulmadan kulaç atabilmek ayrı… Yazar besbelli yol ayrımına getirmiş bizi. İşte size dürüstlük: Annemden ve babamdan başka kimseyi umursamam (Bu arada evli değilim)
 
SORU 3 : Yeni aldığınız arabanızla ormanlık bir yolda tek başınıza gidiyorsunuz. Birden yolda yerde yan yatmış bir motosiklet gördünüz. Beş-on metre ötede de yerde yatan kasklı bir sürücüsü var ve kanlar içinde. Arabayı durduruyorsunuz ve adama yaklaşıyorsunuz. Adam “Size beni hastaneye götürür müsünüz?” diye güçlükle soruyor. Adam ağır yaralıya benziyor ve yerleşim bölgesinden uzaktasınız; ıssız bir bölge, yoldan başka araba da geçmiyor. Ne yaparsınız? Yaralı motosiklet sürücüsünü arabanızın kirlenmesi pahasına arabanıza alır mısınız? Yoksa adamı orada yolda terk eder misiniz?

Bu arabanın kirlenme meselesi daha önce de çokça işlendi. Olayı iyice dramatize etmenin anlamı yok. Beni asıl kaygılandıran adamın gerçekten kaza yapıp yapmadığı olacaktır. Çünkü bunun gibi kaza süsü verilmiş soygun haberlerini çokça okudum gazetelerden.

Öncelikle arabadan inmeden mümkün olduğunca olay yerine yaklaşırım. Etrafa bakarım, gerçekten ıssız bir yere benziyorsa soygun ihtimali kuvvetlenir. Motosiklet tamamen sağlam görünüyorsa ve yolda belirgin bir kayma izi, mazot kokusu falan yoksa kuşkularım artar. Son olarak adamın yerde yatış pozisyonuna bakarım. Kan illaki alt bölgede kalacağı için alenen gözükmemesi gerekir… Tüm bunlardan sonra gerçekten kaza olduğuna dair ihtimaller kuvvetliyse, arka koltuğa gazete kağıdını serip adamı bindiririm. Gazete kağıdı yok mu? Canı sağolsun, bi koltuk için insan mı harcanır?

SORU 4 : Nehir kenarında bir parktasınız, birden bir çığlık duydunuz. Bir çocuk nehre düşmüş, “boğuluyorum” diye bağırıyor. Çevrenizde birçok insan var; herkes birbirine bakıyor. Profesyonel değilseniz bile, yüzmeyi iyi biliyorsunuz. Ne yaparsınız?


Amma çok yüzme ile ilgili soru varmış, yahu bilseydim çocukken gittiğim yüzme kursunu bırakmazdım. Ama hoca atıp atıp duruyordu beni havuza ne yapayım?

Yine mi dürüstlük?

Ben hemen suya atlardım ama çocuğu kurtarmak için değil, etrafımdaki insanları cesaretlendirmek için. Ha, baktım çocuğa yaklaşıyorum ve sandığımdan daha kolay gidiyor. O zaman “kahraman adam” olmanın azmi de eklenir ve kurtarırdım çocuğu…

Biraz ruhsuz bulanlar olmuştur belki beni. Ama gerçekten sorunun hakkını vererek cevapladığıma inanıyorum.

SORU 5 : Eşiniz çalıştığı işinden ayrılmak istiyor. Yeni bir şirkette iş buldu. Siz o şirketi beğenmiyorsunuz. O şirketin patronunun çalışanlara iyi muamele yapmadığını duymuştunuz. Hatta patronun dengesizliği yüzünden birçok kişi işinden ayrılmış diye biliyorsunuz. Eşinize eski işinden ayrılmamasını ve yeni şirkete girmemesini önerdiniz. Şirket hakkında duyduklarınızı ve endişenizi dile getirdiniz. Üstelik eşinizin gelirine ailenizin ihtiyacı var. O ise iş görüşmesinde yeni kurumu çok beğendiğini söyledi. Patronla yaptığı iş görüşmesinde de patronu son derece vizyoner ve profesyonel bulduğunu da ilave etti. Eşiniz yaptığınız tüm açıklamalara rağmen bu şirkete girmek istiyor. Ne yaparsınız? (Galiba bu soru erkeklere yönelik.)


Sanırım bu soruyu hazırlayan Zaman Gazetesi yazarının terbiyesi elvermediği için “yeni patron tam bir kadın düşkünü” diyememiş, ben satır aralarında bunu demek istediğini hissettim. (Yazar da erkek olduğuna göre kendini madur olarak hayal etmiş olabilir)

Efendim, bu soruda da palavra kesmeyeceğim size. Gerçekten inandıklarımı söylüyorum. Birisiyle evlendin diye onun temel hak ve hürriyetlerine de sahip olmazsın. Karım bu adamla yüz yüze görüştüğüne göre onu birinci dereceden inceleme fırsatı bulmuştur. Çalışmakta bir yarar görüyorsa çalışır.

Fakat aynı anlayışı kendi işimde de görmek isterim. Güven ve saygı karşılıklı değilse o beraberlik eninde sonunda yıkılır…

Oldu mu Fly Hocam,
Yüzünü kara çıkarmadık inşallah…

Gelelim şimdi sobeleme işine. Gecenin ikisinde bu işi yaptığım için çok sinsi hissediyorum kendimi.

1-Valeylaa 
Soruları çoktan cevaplamış olduğunu söylemiştin. Sana zahmet yazıver iki dakikada...

2-Zuleyla 
Umarım beni kırmazsın da o güzel şiirsel içeriğinin bir kısmına iliştirirsin bu soruları.

3-Hiçaslıyok 
Tamam sınavın var biliyoruz ama acelemiz de yok zaten. Yavaş yavaş...

Hadi kolay gele.


ÖNCEKİ YORUMLAR: 

Yazan:butterflyvalley | Tarih: 2006-09-13 04:33:26
Konu: :)
İlk yorum benden gelsin, geecnin bu vaktinde. Gerçekten çok içten ve uzun uzun cevaplamışsın. Seni baya bir zahmete soktum anlaşılan. Bilmiyorum ama değmiş gibi görünüyor.

Bu arada, ben bu soruları Temmuz ayında cevaplamış ve cevaplarımı yazar Melih Arat'a mail ile göndermiştim. Bana gönderdiği cevabı da blogumda yayınlamıştım. Okumak istersen :

http://www.blogcu.com/butterflyvalley/825079/

İlave : İyi ki bu üçlüyü sobelemişsin. Çok isabet olmuş. Ben de birileri sobelesin de vicdan ıstırabındankurtulayım diye bekliyıordum. İyi olmuş.  
Yazan:vivaforever | Tarih: 2006-09-13 11:28:20
Konu: GÜNAYDINN
YEC sen yazmamış olsaydın benim başlangıç cümlemde aynı olacaktı..
Arama motorlarının kurbanı olduk napalım? :)))

Aynı sorulardan bende de var..Okullar açılmadan aynı güzellikteki bir hediyeyi bende Fly'a yollayacağım..
Mahcubiyetim anca geçer.. :))))

Senin cevapların da çok hoştu ayrıca..
Ben 100 aldım, hocam öyle yazmış..
Aileme onur belgesi falan göndermesini istersem yüzsüzlük etmiş olur muyum?
:))))

Öğle arasında falan sorayım bari..
Gerçi yüzümde kalmadı, star tv nin uydu frekansını vermek konusunda da başarılı olamadım ya, hadi hayırlısı..
Yazan:vaveylaa | Tarih: 2006-09-13 21:36:20
Konu
: hey allaaaam
ben sana ne diyeyim yaaa. bi gidemedim blogdan sizin yüzünüzden :))) hadi cevaplayayım bari, ayıp olcak şimdi. üfff yaa, intikamımı alıcam bilesin e heheeee
Yazan:zuleyla | Tarih: 2006-09-14 02:37:26
Konu: Arkadaşımı kırar mıyım hiç :)
işlem tamam ;)
Yazan:SunnyCameHome | Tarih: 2008-03-28 17:17:42
Konu: ...
Ay aman ne ebeli sobeli günlerimiz varmış bir ara böyle... Hay Allah :)))
.......
Al gülüm ver gülüm hesabı gidiyordu. Bu arada benim hala bi sobe yazısı borcum var sana, utanarak söylüyorum. Hani alakasız üç kelimeyi kullanıp bir öykü yazma işi vardı. Ben onu hiç yapamadım, gece rüyalarıma giriyor sanii, uyuyamıyorum...

Hiç yorum yok: