26.12.2008

MİMLİ MÜZİK


Öbür yıla kadar yazı yazmam, dedik. Ama büyük konuşmamak lazım. Blogcu arkadaşım Dolfin beni mimlemiş, en çok sevdiğim on şarkıyı yazmamı istemiş... Ama hangi dönemde, hangi ruh halinde ve hangi tarzda olduğunu belirtmemiş. Müzik sevdalısı bir insan olarak ciddiye aldım bu soruyu, acaba dedim "Beni bugünlere taşıyan şarkılar neler? Hayatımın hangi dönemlerinde hangi parçaları dinliyordum?"

Düşündüm taşındım ve şöyle sınıflamaya karar verdim...
Çocukluk, 3-7 yaş arası:

Elbette ki yüzlerce şarkı gelip geçmiştir. Henüz müzik zevki oluşmadığı için her tür parçayı büyük bir iştahla dinliyorsun. Bu döneme damgasını vuran ne olabilir diye çok düşündüm. Ve sanırım buldum:

Ayrılık geldi başa katlanmak gerek
Seni çok çok özledim, arkadaşım eşek

>>

Dünyanın en güzel çocuk şarkısıydı bence. Tabi o zamanlar çocuk olduğumuz için böyle demiyoruz "dünyanın en güzel şarkısı" diyoruz. Radyoda ne zaman denk gelsem illa ki işi gücü bırakıp dinlerdim. Üzülürdüm bi de! Köyden ayrılma durumu var, mevsimler gelmiş geçmiş ama arkadaşın bir haber vermiyor. Hayırsız, vefasız bir tablo çiziyor orada Barış Manço. Böyle arkadaşlara "eşek" demek lazım diyor. Arkadaşım Eş, arkadaşım Şek. Arkadaşım Eşek!


İkinci çocukluk, 7-13 arası:
Dayımın büyük oğlu yeşil bir kaset tutuşturuyor elime "Bak bu grubun şahane şarkıları var" diyerek. Hemen ileri sarıp en sevdiği şarkıyı buluyor.

Bir çift yaprakmış dalında yumuşacık
Tutmuşum tutmuşum ellerinden seni
Düşmüşüz yavaşça bir sakin derenin
İçindeymişik, yeşilmişik, sazmışık

Yenitürkü' yle orada tanışıyorum işte. O zamana kadar dinlediklerimden çok farklı... Kaset bana armağan ediliyor. Bir de meşhur "walkman" furyası yetişmesin mi? Kocaman sünger kulaklıklarımı takıp sokağa çıktığımda benden mutlusu yok... İki adım gazete almaya bile "sony volkmenimle" gidiyorum. Babamın pil parası yetiştiremediği günler. Kısa sürede arkadaşlara da aşılıyorum Yenitürkü' yü. Bende olmayan bazı albümleri de onlar alsın, kasetlerimizi değiş tokuş edelim diye :)

En sevdiğim Yenitürkü şarkısı hangisi? Söylemesi gerçekten güç ama en çok iz bırakanlardan bir tanesi "Irmak"

Vira Vira albümünün A yüzündeki sondan bir önceki şarkıdır. Bunun tersini çevirirseniz "Eski Aşklar" şarkısı çıkar. Eski Aşkları dinleyip sonlarına yakın bir yerde tekrar A yüzüne çevirmek gerekir. Doğru yeri buldurduysanız ne ala, Irmağı en başından çalabilirsiniz (Vay be ne yaman bir uğraştı bu manyetik bantlar! Hatırlarım, pilden yana sıkıntı olduğunda da kalemle fırıl fırıl kaset çevirme işkencesi yaşanırdı. Galiba yaşlandım ben)

Irmak, ensturmantel bir parça. Böyle bir müzik şekli olduğunu da ilk Yenitürkü' den öğrenmiştim. İnsanların şarkı söylemediği şarkı! Vay canına! Irmağa dair bir link bulamadım. Benim güzel kemençe ezgim hala bekaretini koruyor sanırım.

İlk gençlik, 13-15
Yenitürkü' den sonra Moğallar geliyor. Kaset koleksiyonumu da buna göre diziyordum zaten. Moğallar buluğ çağında ihtiyaç duyduğum o enerji dolu müziği veriyordu belki. Ama sırf bu yüzden değil elbet. Anadolu ezgilerini, ritmlerini kullandıkları için çok sevmiştim onları. En favori Moğallar parçam derseniz... Düm-Tek. Sadece iki kelimeden oluşan sözleriyle dünyanın en yalın, en dost melodisi Cahit Berkay' ın yaylı tamburundan lıkır lıkır akar:


Lise gençlik, 15-18
Kesinlikle Cem Karaca dönemi diye adlandırabileceğim bir dönem. Moğollarla beraber en çok takıldığım şahsiyet. Yedi albümü vardı bende ama hala bir yerlerden hiç dinlemediğim şarkıları çıkıp duruyordu. Bir insan bu kadar mı üretken olur. Çok düşünmeden bu dönemime imzasını koyan şarkı: Emrah... Cem Karaca' nın Almanya' daki bir orkestrayla yaptığı (Ferdi Klein) muhteşem kayıt şu anda bile tüylerimi diken diken etmeye yetiyor. Karaca' nın tüm şarkıları bir yana Apaşlar grubu ile ürettikleri bir yana. Emrah' ta onlardan biri, sözleri Aşık Emrah' tan.

Sabahtan uğradım ben bir fidana
Dedim mahmur musun dedi ki yok yok
Ak elleri boğum boğum kınalı
Dedim bayram mıdır dedi ki yok yok


19-20 yaş (gele atma dönemi)

Üniveristeyi ilk yıl kazanamadım. Tutturdum "ben konservatuara hazırlanacağım" diye. İstanbul' daki eve gönderdiler valide ve pederim. Aklımı başıma toplayayım, müzik kursları alıp hevesimi geçireyim diye. Bu dönemlerde Aksaray' da Ender mağazasının alt katındaki kasetçiden orjinal albümler buluyordum. Bir tanesi de Sema ve Taksim' di. Tını farklıydı. Kontrbas, piyano, saksafon diye giden bir caz altyapısı ama üstte Nazım Hikmet, Cevdet Anday, Özdemir Asaf' ın şiirleri. Çalanlar Alman, söyleyen bir Türk kızı. Kesinlikle "Sihir" albümünü seçebilirim bu dönem için. Bu albümden Tahir ile Zühre' diyelim.

Tahir olmak ta ayıp değil, Zühre olmak ta
Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil
(Bu şarkıyı da bulamadım internette)
20-23 Üniversite ilk zamanlar
Özel yetenek sınavı ile Mimarsinan' a giremedik bari genel yeteneğimizle Ege Ziraat Fakültesine gidelim diyoruz. Çoğul kullanıyorum çünkü yine aile meclisinden çıkan bir karar... Yirmi yaşımın baharında, daha önce hiç görmediğim İzmir' e varıyorum. Tabi müzik arayışları devam ediyor. Özel piyano derslerine başlıyorum...

Bir gün uzun saçlı bir adam beliriyor televizyonda. Tuluyhan Uğurlu imiş. İstanbul Kanatlarımın Altında isimli filme yaptığı müzikle hemen ilgimi çekiyor. Oturup kulaktan çıkarmaya uğraşıyorum parçayı. Üç aşağı beş yukarı çalıyorum. Piyanistmiyim neyim lan?


Kerem Görsev kimdir? Ne tarz müzik yapar? Sorularına cevap arıyorum sonra. Üç albümünü alıp, konserlerine katılıyorum. Hatta Ege Üniversitesi' ndeki bir konserinden önce elimde tornavidayla ses teknisyeni kılığında provasına sızıyorum. Bildiğim ilk Türk Caz piyanisti. Hala da severek dinlerim. En çok yer eden şarkısı? "Black Sea" diyelim. Hem yutüpte de var. Meeting Point albümünden gelsin, Kara Deniz.


24-26 arası
Koro dönemim bu dönem. İzmir' de bulunduğum sekiz sene boyunca çeşitli çok sesli korolarda söyledim ama özellikle bu dönemde İzmir Senfoni Orkestrası ile ortak yaptığımız konserlerde artış olmuştu. Hatta İzmir Belediyesinden korist maaşı aldığımız bir dönemdi. Türkiye şartlarında yarı-profesyonel bir koro için çok önemli bir başarı. İşte o aralar bir üç ay Adnan Saygun' un Yunus Emre Orotoryosunu çalıştık. Hayatımın en önemli müzik deneyimi oldu o konser. Topu topu iki konser yaptık ama can teslim etmiş kadar oldum. Orotoryonun son bölümünü buldum yutüpte, bizim koronun konserinden.

Sensin kerim sensin rahim,
Allah sana sundum elim
Senden artuk yoktur emim,
Allah sana sundum elim
Ecel geldi vade erdi,
Bu ömrüm kadehi doldu
Kimdir ki içmeden kaldı,
Allah sana sundum elim


26 ve şimdi
İzmir' den ayrılınca biliyorsunuz Miami' ye geldim. Hem de Ziraat Mühendisi olarak. Ama müzik sevdam da peşimi bırakmış değildi. Hemen bir dijital piyano alarak çalışmalarıma devam ettim. Bir otelin restoranında çaldım 8 ay kadar. Eski alışkanlıkla koro bile aradım Miami' de. Miami Gay' ler korosu diye bir başlık görünce hevesim kaçtı tabi. Sopranoları ve altoları dışlamışlar, abiler tenor, bas takılıyor. Allah hayretsin...

On parçadan sekizini doldurmuşuz bu arada. Şimdi de bu günlere dair iki parça verelim. Yutüp Türkiye' den hala kapalı mı bilmiyorum ama benim şarkı-türkü aramak için çok sık kullandığım bir yol. Hoş kapalı da olsa bunu aşmayı biliyor herkes... Herneyse geçenlerde yutüpte keşfettiğim azeri Tenor' u önereyim size. Resid Behbudov. Valla derler ya Pavorotti yanında halt etmiş diye... Halt etmez mutlaka ama Resid Behbudov da olağanüstü bir teknik gördüm ben. Qizil Uzuk isimli şarkıyı (kızıl yüzük olduğundan şüpheleniyorum) yorumlayışını gelin siz de bir dinleyin, bana hak verecek misiniz vermeyecek misiniz... Sözler bir nevi Türkçe ama anlamıyorum. Anlayan olursa bir adım beriye gelsin lütfen.


Ve son parça hakkımı daha dün dinleyip çok beğendiğim genç bir ukelele (gitar yavrusu) yorumcusuna vereyim. Jake Shimabukuro "Let' s dance" diyor....


Koca yazıyı TRT FM sipekeri bitirmek istemezdim ama öyle denk geldi. Yaktın beni Dolfin! Mimlemenin içine müziği karıştırıp zayıf yerimden vurdun beni. Gecenin bu saati bilgisayara kitlendim kaldım. Her neyse, biraz şahsi olan bu yazıyı bu noktaya kadar okuyanlara teşekkür ediyorum. Şarkılara reaksiyonlarınızı duymak ne denli hoşuma giderdi anlatamam.

Saygılar ve sevgiler. Ha ben kimseyi mimlemiyorum. Yazık insanlara.

14 yorum:

Adsız dedi ki...

Evet memlekette yutüp yasak hala. aşma yolları belli ama o siteler de çalıştığım kurumda yasak, iyi mi. e benden kaçmaz, başka yollarla yasaklayanları da aşabiliyorum ama onu da yapmak istemiyorum. kahretsin, çok bürokratım. demem o ki seslerle birlikte yorum akşamı, evi bekleyecek.
Ama diyebilirim ki, Cem Karaca, Barış Manço, Moğollar, Tuluyhan Uğurlu, Kerem Görsev'de isimler olarak uzlaşıyoruz. Gerisini de tanımıyorum. Ha seni biliyorum, o ayrı.
Akşam tanışayım bakayım diğerleri ile de.

Adsız dedi ki...

işte budur..
sistematik ve neredeyse akademik .. süper..

kalemle çevrilince.. hem daha sıkı sarılırdı bandlar.. o sayede de sarmazdı..

yeni türkü beni....
hemen geniş ciğerli birine gçtürdü.. nasıl güzel söylerdi.. hmm evet hatta diyebilirim ki.. gövde rezonansı da fena değildi..=P.. başım omuzda dinlerdim de ordan biliyorum..

yeşilmişik o arkadaştan ayrılma dönemine denk gelir..

velhasıl yeni türkü benim de aşık ve ayrı dönemim.. bak iyi geldi hatırlamak =)..

cem karacayı.. timur selçukla eş dönemde tanıdım..
sen daha portakalda vitaminken olabilir..=)

ama kerem görsev ve caz bölümünü hiç sevemedim..
bi de tuhaf aletler de kullanıp alternatif şeyler yapardı ..
onu da sevmezdim..

şamanlık var ya bende..
ille de ritm ön planda olacak dinlediğim şeyde..
cazda sadece blues o da buğulu ses olacak..

yani tenorda da ayrışmadayız..
ben daha çok.. buğu sever..

çok keyifle okudum yazını..
klavyeye sağlık... her ikisine de.. pisi ve piyano..

sevgiyle..
atalet..

Adsız dedi ki...

ya ama herkeşler güzel güzel cevap vermişler mime..
kendimden tiskindim valla bir kere daha.. :)

listen çok güzel ama Yeccim..
müzikten anlayan adamın hali bir başka oluyor dedirtiyor..

ancak ben aralarda bir yerde,
Erkan Oğur da geçer diye beklemiştim..
neden diye sorma?
nedenini ben de bilmiyorum :)

neyse..
bir mimi daha kazasız belasız atlattık ya..
ancak öyle iğrenç bir gurubuz ki,
kimse mimi devam ettirmedi bizden..
seviyorum ya bizleri :) ehi

hadi bakalım..
kendine dikkat ol..
ben şimdi öbür yazına geçeceğim..
orada görüşürüz..

Kedi Narnia dedi ki...

tatlım süper bir mimlenme yazısı olmuş bu. ve bilmeni isterim ki bilinçli olarak mimledim ben seni :)müziğe olan tutkunluğundan ötürü... ne güzel işte 2008 yılını en sevdiğin konu hakkında yazı yazarak uğurlamış oldun :) bire arkadaşım eşek şarkısına bende bayılırdım :) ve o walkman e sahip olana kadar bayağı sancılı bir dönem geçirmiştim :)

geçkalmadımki dedi ki...

mimlenen olarak mimdaşlarımı dolaşayım dedim..
dönemler farklı olsa da, arkadaşım eşek benim yetişkinliğimde tanıdığım, cem karaca hem gençliğimde hem yetişkinlimde sevdiğim, olgunluk yaşımda da yeni türkü dinlemekten hoşlandığım için sevdim bu yazıyı..
Sevgiler...

بerجesتe dedi ki...

مüzik desen de kâfiydi oysa

sen beni mimlemedin,lâkin ben seni nun'luyorum derdim yoruma başlık yazılabilseydi..
evet bu bir nunlu/yorum...
bu mim şeylerini kim çıkartır bilmem ama,iyi de yaparlar hani..gâyet hoş,gâyet nostaljik bir yazı olmuş bu efenim,o sebebden tebrikler!
sene olarak 3-4 önden gitsem de,atbaşı sayılır öyle değil mi,arkadaşım eşşek'ler benim de en sevdiğim şarkılardandı çün...hatta şarkıydı...sanki başka hatırlamıyorum bunun gibi..bir de anaokulunda söylediğimiz; istasyonda buluşmuş,iki sevdalı inek ineğin sevdasından bayılmış sivrisinek vardı ama onu da bu kategoride değerlendirmeye alamayız sanıyorum...
barış manço evet..başlı başına bir dönemde...ben senin gibi tam yaş hatırlayamıyorum yec...-bu arada neden "yec" diyoruz onu da bilmiyorum kapıldık bahtımızın rüzgarına gidiyoruz işte..herkes nereye biz oraya:)- çocukluktan sonra ilkgençlikte de o vardı hep... coğrafya sınavına bile çalışamamıştım ortabir miydi neydi,barış mançonun kasetlerine ulaşacağım diye...ulaşmakla kalınmadı,sabaha kadar dinlenildi,söylenildi...//aranot:coğrafyadan kalınmadı// rahmetli nur içinde yatsın...iyiler hep erken terkeder bu şehr-i şeheri...

yenitürkü...telli turnalar...turnaların kanadından sarkıtılan aşklar...ya da kanatlarıyla göğe yükselttiklerimiz...hep güzeldi...
cem karaca....dehşet! solken de sağken de...inansın,inanmasın...hep var olsun ama... sevdim....hep sevdim...tamirci çırağı,zeyno,namus belası...ve dahası! -senin dediklerini bilmiyorum yuutubu çalıştırabilirsem....

///azeri türkçesi ile söylenileni de çok merak ettim ...-

kasetten dinlemek daha bi'hoştu ...sanki bunca görsel şeyler,bilgisayarlar,sidiler,midiler vermiyor aynı hazzı...
ortaokulda benim de org'um olmuştu...babam acel tecel satmasaydı o zamanlar şimdi belki de sana talebeydim kimbilir :)
gerçi o zamanlar sadece bak postacı geliyor'un sadece bu telaffuz ettiğim kısmını çalabiliyordum..:) bir de; do re mi dore dore mi // re mi fa remi remi fa yükselsin göklere bu dostluk şarkısı....

müzikten yine de çok anlamam,ama hoş şeyler yaşattın yec, şu gece vakti..teşekkürler...
ve çok şükür yaradana ki; minicik,basit mi basit anahtarlarla açmaya izin veriyor üstü örtülü,kilitli ve ihtimal paslı sandıkları...

alpernatif dedi ki...

aha işte bir mimzede daha
benden başka yaralı var mı diye dolanırken denk düştüm
ama maalesef şirketten denk düştüm
Çağların dediği gibi her yere giriş yasak
ses yasak
görüntü yasak
düşünce yasak
o yüzden ev beklenip şarkıların tadı çıkarılacak :D
ellerine sağlık

Şarküteri dedi ki...

ÇAĞLAR:
Herhalde unuttulat o yasağı! o kadar zaman ceza mı olur ya? Bi de kime ceza? Senin böyle bir yazın vardı, sözler ve videolar beraber gidiyordu. Ben biraz da oradan ilham aldım. Evet, ortak müzisyenlerimiz olması güzel. Ortak noktalarımız çok, sana "ortaaam" diyebilir miyim Çağlar?

ATALET:
Bir sınıflandırmaya tabi tutma sevdası var biraz evet... Bilmeden seni eski hatıralara göçürttüm desene. Gövde rezonansı falan. İşte Yeşilmişik albümü yeni çıkmıştı bana armağan geldiğinde. Demek sen de o sırada ayrılmışsın. İyi ya portakalda vitamin falan değilmişiz, bayaa portakal yiyen çocukmuşuz... Ha, sen onu Cem karaca ve Timur Selçuk için demişsin... Doğrudur.

Kerem Görsev akustik piyano sever aslında diğer, klavyelere pek bulaşmaz benim bildiğim...

Olabilir Şamanlık güzel şey. Tenor buğusuzdur diyorsun yani. Peki.

Ben de yorumunu severek okudum atalet. Teşekkürler ve iyi seneler.

OYA:
Üzülme senin cevaplar da güzeldi. Tüm zaat ı muhteremleri anmış olduk sayende. Yazı bitince sevdiğim çok fazla müzisyeni atladığımı farkettim. Mesala bir Fazıl Say çok önemli, dediğin gibi Erkan oğur ve ismail Hakkı Demircioğlu sonra Erkan Oğur' un Telvin triosu, Bülent Ortaçgil lere hiç girmemişim. Ha keza Zülfü Livaneli. Ezginin Günlüğü... Türk Müziğinden bir Minur Nurettin Selçuk. Bestecilerden Yesari Asım Ersoy. Klasik Batı müziğine dair birşeyler yok... Yani yazının yazının akışı içinde kayboldu bunlar Oya. Müzik on maddeye sığmaz elbet.

Öbür yazımda az önce görüştüm senle. Bundan sonra senin yazının yorum altında görüşelim o halde. Hadi kal sağlıcakla.

DOLFİN:
Demek kasıtlı olarak yaptın ha... Peki yazdım bir kenarı. Şaka bir yana ben de zevk aldım bu konu üzerine düşünmekten. Arkadaşım eşek bir zamanların fırtına şarkısı. Rakibi yok. Sonra Kayahan "Bir aslan miyav dedi" ile arayı kapamaya çalıştı bir ara ama eşeğin fendi aslanı yendi bence.

GEÇKALMADIMKİ:
İşin tuhafı ben de yazıya başlamadan önce senin bloğa gelmiştim. Ama sen benden ala çıktın, yorum yapıp mim arkadaşlığı elini uzattın. Teşekkür ediyorum. Bu el havada kalmaz bilmeni isterim, en kısa zamanda iade-i comment ziyaretine geliciiim... Dönemleri değil ama şarkıları tutturmuşuz. Bu da güzel.

TÜRKOLOG:
Maşallah yazı gibi bir nunlu-yorum olmuş.Öncelikle böyle emek verip yazdığın için teşekkür ederim. Yorum blogcunun alkışı bir yerde...

Üç dört yaş? Nedir ki atın başından bile kısa... Anaokulundaki şarkı çok ilginçmiş, istasyonda bulaşan sevdalı inekler ve arada bayılan sivrisinek. Hangi anaokuluydu bu acaba?

Hehehe YEC, isimlerimin baş harfleri ve buradaki rumuzum. Beni böyle çağırmanda hiçbir mani yok. Tuhaf geliyorsa Şarküteri' de uyar. İşte blog adı ve rumuz farklı olmamalı aslında ama oldu zaman içinde.

Coğrafya anısı hala bu kadar taze ise iyi yapmışsın o kasetlere ulaşmakla. Bütün geceyi coğrafya çalışmakla geçirsen şimdi böyle bir anın olmayacaktı. Sonuç: Öğrenciler coğrfaya çalışmayın!

Zeyno ve Namus Belasına bir de Nöbetçinin Türküsünü eklersek dadından yinmez. Azeri Türkçesi ile olan şarkıyı özellikle tavsiye ederim. Beni ağlatıyor nerdeyse her zaman.

Bana talebe mi? Estağfurullah belki de hoca olurdun. Buradan babalara sesleniyoruz: Babalar, çocuklarınızın orglarını satmayın!

Yükselsin göklere, bu dostluk şarkısı... Elebette bilirim, kaç kere söyledik. Çok şükür anahtarlar ceplerimizde. Ama yine de geçmiş geçti işte. Bize gelen sureti.

Teşekkürler. Bu bahane ile iyi seneler de dileyivereyim.

Kal sağlıcakla.

Şarküteri dedi ki...

ALPER:
Rövanşını aldın benden. Tam yorumaltlarını yazıp gönderdim ki, senin yorum benimkinden önce gözüktü. Velhasıl şimdi sana ayrı kutuda yorumaltı yazıyorum. Maliyet yükseliyor biliyorsun :) Ama ben de sana aynısını yapmış olduğumdan ödeştik sanırım. Sen işte misin şu anda. Anam saat kaç? Tüüü gece 2.23 olmuş, yine takıldık kaldık pisi piside.

Adsız dedi ki...

benim buğu dediğim..
sanırım sesteki peslik..

kadında da erkekte de.. hatta müzik aletinde de..
pes ses seviyorum.. kapılıyorum..ööle.. gidiveriyorum..
konuşur gibi zahmetsizce söyleniveren şeyler.. tamam durdum =P

kerem görsev.. tek başına demedim .. yanlış anlaşılmasın.. caz sevemedim dedim..
acık blues o kadar.. klavye bilmem ben ...=) senin yazmak için kullandığın dışında..
alternatif konusunu karıştırmışım yorum etme heyecanı ile..
sanırım okay temize kaymış aklım..
ilk alternatifçimiz olabilir mi sahi o ?? bilemem ama onu da dinleyemezdim..

başka bişi daha vardı..
onu da unuttum..burayı..
zaten fazla yordum..
gittim ben =)

atalet...

Şarküteri dedi ki...

Anladım, bariton ve bas vokali tercih ediyorsun. Evet Okay Temiz çok fazla deneysel işler yaptı. Kendi meşhur piramitleri var mesala, her yanı ayrı ses çıkartıyor. Müzik zevkleri elbette ki kişeye özgüdür. CAz genelde çok taraftar bulan bir müzik değil zaten.

Ne demek, ne demek burası sizin yormalarınız için var ataletçiğim.

Saygılar.

carpediem dedi ki...

MÜZİK GEÇMİŞİNİ OKUMAK,
(pardon büyük harflerle
yazmışım dönüp de silemedim ,
yazmaya başlayınca duramıyorum),
nerden nereye geldiğini anlamak açısından hoş oldu benim için...
ben olaya farklı açıdan bakmak istedim,
neden çoğu anne babalar
illaki evlatlarının müzik eğitimi yapmasını istemez de şunu ol,bunu ol derler...
ama ne olursa olsun
sonuçta genç yine istediğini
yapıyor,senin müzik yolculuğunu okuyunca aklıma bunlar geldi...
benim yeğenim de müthiş bir kulağa sahip çok güzel besteler yapıyor,ana babasının isteği sonucu harita mühendisliği okuyor en hoş olanı da müzikten vazgeçmemesi...
Bulunduğu ilde çalınması çok zor bir müzik aleti olan neyi almak üzere gittiği mağazada ,al bunu 2-3ayda üflemesini öğrenirsin diyen dükkan sahibine ,ertesi gün gidip çalınca adamın şaşkınlığını ve sen nesin evladım demesi benim çok hoşuma gitmişti.
bir de müzikle uğraşanların
matematik başarısı ayrıca dikkatimi çekmiştir.
sanırım matematik ritim duygusunu sağlıyor onlara.
yeni yılını kutlar,hayat serüveninde müziğin daima var olması dilerim.

MÜZİĞİ SEVERİM...
yazdığın bütün şarkılar
hep dinlediklerim...

Kedi Narnia dedi ki...

mutlu yıllar yec can :)

Şarküteri dedi ki...

BEYAZ GELİNCİK:
Valla orası işte benim bam telim beyaz gelincik. Oraya basınca bam bam ses çıkıyor, daha hala... Neyden bir günde ses çıkartan gerçekten az. Yeğenine çalışmalarında başarılar diliyorum. Umarım kendi tatmin olduğu şeyi yaparak çalışır ileride...

DOL FİNCAN:
Size de efenim, mutlu mesut bir yıl..